İnsan hakları ve sosyal adalete dayalı sosyal refah yaklaşımları, insan odaklı mesleklerin ortaya çıkmasını sağlıyor. Sosyal hizmetler, dezavantajlı birey ve toplulukların haklarını kullanabilmeleri, ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir yaşam seviyesine ulaşmalarına destek olurken, bireysel ve toplumsal gereksinimler arasındaki dengeyi kuruyor.
Gökçe Baydar, 23 Eylül 2024
Sosyal hizmet, insan hakları ve sosyal adalet ilkelerini esas alarak, risk altındaki birey, aile ve grupların sorunlarına çözüm bulmak ve ihtiyaçlarını karşılamak için müdahale yetkisine sahip bir meslek olarak biliniyor. Sosyal hizmet, toplumda bakım, sağlık, eğitim veya adalet gibi çeşitli alanlarda hizmet sunabiliyor. Adli sistemde yer alan başvuru sahiplerinin karşılaştığı sorunlar ve gereksinimler, bu alandaki sosyal hizmet uygulamalarının önemini artırıyor.
Adli sisteme dahil olmuş risk altındaki bireylere yönelik savunuculuk, arabuluculuk, danışmanlık ve bilirkişi gibi pek çok rolü üstlenen sosyal hizmet uzmanları, insan davranışları ve sosyal sistemler hakkında teorik bilgi ile uygulama becerilerini birleştirerek hukukun işleyişine katkıda bulunuyor ve adaletin sağlanmasını destekliyor. Adli sosyal hizmet uzmanları, adli sistemin temel aşamaları olan soruşturma, kovuşturma ve infaz süreçlerinde hukukçuların ihtiyaç duyduğu bilgi ve değerlendirmeleri sağlayarak, bireyler hakkında doğru kararların alınabilmesi için danışmanlık ve rehberlik hizmeti sunuyor.
Giresun Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nden Doç.Dr. Nurullah Çalış’ın “İnsan Hakları ve Hukuk Bağlamında Adalet Sisteminin Sosyal Boyutu: Adli Sosyal Hizmet” adlı çalışmasına göre sosyal hizmet uygulaması için önemli bir zemin oluşturan insan hakları olgusunun, süreç içerisinde kadın hakları, çocuk hakları, engelli hakları şeklinde genişlemesi dezavantajlı durumda olan grupları güçlendirmeyi amaçlayan sosyal hizmeti doğrudan ilgilendiriyor.
The Journal of Social Science’da yayınlanan çalışmaya göre, sosyal haklar bağlamında dezavantajlı grupları güçlendirme noktasında en temel ilkelerden biri ise sosyal adalet anlayışı. Sosyal adalete dayalı uygulamalar sosyal refah devletinin oluşumunun temelinde yer aldığı için bu konuyu adli sosyal hizmet uygulamaları için de özellikle sosyal politika bağlamında değerlendirmek gerekiyor.
Devletin gelir dağılımı dengesini korumaya yönelik önlemler alıyor olması, sosyal devlet anlayışını yansıtıyor. Sosyal devlet, sosyal adaleti sağlamak için sosyal politikalardan yararlanıyor. Literatür taraması yöntemiyle yapılan çalışmaya göre, sosyal politika yoluyla toplumdaki refahın adil bir şekilde herkese ulaştırılabilmesi önem taşıyor.
Kaynak: Doç. Dr. Nurullah Çalış’a ait “İnsan Hakları ve Hukuk Bağlamında Adalet Sisteminin Sosyal Boyutu: Adli Sosyal Hizmet” adli çalışma
İnsanın toplumsal bir varlık olması, sürekli olarak diğer insanlarla etkileşimde bulunması anlamına geliyor. Her bireyin kendine özgü istek, ihtiyaç ve çıkarları bulunması, sosyal ilişkilerde zaman zaman çatışmalar yaşanabileceğini gösteriyor. Bu çatışmaların toplumsal yapıyı bozmadan çözülebilmesi ve toplumun işlevselliğini sürdürebilmesi için toplumlar çeşitli otorite sistemlerinden yararlanıyor. Bu sistemler, ahlak ve görgü kuralları, dini inanç biçimleri veya gelenek ve görenekler şeklinde olabiliyor.
Hukuk sistemi, toplumsal düzeni adalete dayalı olarak korumak için çeşitli önlemler alıyor. Bu şekilde, toplumdaki suç eğilimlerini azaltmak, suça yönelik yaptırımlar uygulamak ve suç işleyen bireylerin topluma kazandırılmasını sağlamak amacıyla ceza adalet sistemini oluşturuyor.
Doç.Dr. Nurullah Çalış’ın yaptığı çalışmaya göre, ceza adalet sisteminde suç ve suçlunun belirlenip cezalandırılmasını öngören yasal hükümler, suçun önlenmesini her zaman mümkün kılmıyor. Yapılan araştırmalarda, yasal yaptırımlar ne kadar caydırıcı ve ağır olursa olsun, suçun işlenmesini tamamen engellemede etkili olmadığı görülüyor. Bu nedenle, ceza adalet sistemine alternatif olabilecek yöntemler arasında giderek daha fazla kabul gören onarıcı adalet yaklaşımı öne çıkıyor.
Onarıcı adalet yaklaşımı, bireyin işlediği eylemin yarattığı olumsuz sonuçları ve mağdur ile toplum üzerindeki etkilerini değerlendirerek, suç davranışının altında yatan nedenleri ele alıyor ve bu sorunlarla ilgili değişim sağlamayı hedefliyor. Adalet sistemindeki sosyal hizmet uygulamaları bu doğrultuda hem adalet uyarıcılarını etkilemeye çalışıyor hem de sistemin bu yönde gelişmesine katkı sağlamayı amaçlıyor.
Adli sosyal hizmet uygulamaları, sosyal hizmetin mesleki önem ve önceliklerini yansıtıyor. Araştırmalara göre, toplumsal olarak dezavantajlı grupların korunması ve güçlendirilmesi amacını güden sosyal hizmet, adli sistem içindeki birey, aile veya gruplara hak temelli hizmet sunma ve onları güçsüzleştiren nedenleri ortaya çıkarmada önemli bir sorumluluk üstleniyor. Çalışmada sorunları ve beklentileri anlamak, insan hakları ve onuruna uygun yaklaşımlar geliştirmek sosyal hizmet uzmanının mesleki sorumluluğu olduğu vurgulanıyor.
İnsan hakları hukukunu içselleştirerek sosyal hizmetin insan odaklı hizmet anlayışını birleştirmek, adli sosyal hizmet açısından büyük önem taşıyor. Sosyal hizmetin toplumsal bilgi üretimine katkıda bulunarak bu bilgileri insan sorunlarının çözümüne yönelik uygulamalara aktarma çabası içinde olması gerekiyor. Ayrıca, adalet sisteminin örseleyici ve cezalandırıcı olmaktan ziyade onarıcı ve telafi edici bir yönünün gelişimine katkı sunması gerektiği belirtiliyor.
#adalet #sosyal #hizmet #destek #adli #aile #toplumsal