Toplumdaki cinsiyet eşitsizliği kadınların ekonomik açıdan özgürlüklerini ve fırsatlara olan erişimini engelliyor. Bu noktada ekonomik bağımsızlıklarını kazanmak için girişimciliğe yönelen kadınlar en çok sorunu işletme kurarken sermaye temininde yaşıyor. Ayrıca kadın girişimcilerin yaptıkları işleri ve yeteneklerini tam olarak göstermesinin erkek girişimcilere göre daha zor ve sorunlu olduğu biliniyor.
Merve Dilmeç-Gökçe Baydar, 24.06.2024

Bilgi odaklı üretim sürecinin ön plana çıkmasıyla girişimciler, üretim için ihtiyaçları olan sermaye, teknoloji ve hukuki destek gibi kaynaklara ihtiyaç duyuyor. Ekonomik kaynakları aktif kullanan girişimciler fırsatları değerlendirerek ve bu fırsatların oluşturduğu yenilikleri farklı şekillerde kullanarak üretim artışını sağlıyor.

Girişimciler ürün ve hizmetleri farklılaştırarak toplumsal ihtiyaçları karşılıyor ve bu sayede ülkelerinin milli gelir artışına katkıda bulunuyor. Girişimcilerin yenilikçi teknolojiler, ürün ve hizmetler sunarak ekonomik büyümeyi hızlandırması firmaların daha fazla rekabetçi olmasını sağlıyor. Bu da yeni istihdam olanakları sağlayarak ülke ekonomilerinin gelişimine katkılarını artırıyor. Ancak erkeklerin ön planda rol aldığı bir yapıyı ifade eden ataerkil toplum düzeni kadınları genellikle geri planda bırakıyor. Bu düzen nedeniyle erkeklerin işgücü piyasasındaki istihdamı kadınlara göre daha yüksek oranda gerçekleşiyor. Bu koşullarda kadınların girişimci olarak ekonomik hayatta daha fazla yer almaları toplumdaki rollerinin değişmesiyle birlikte karşılaştıkları cinsiyet eşitsizliklerini azaltıyor. Kadın girişimci oranının artması ülkelerin girişimcilik düzeyinin yükselmesine katkı sağlıyor.

Kaynak: istock

Dünya’da kadınlar iki aktif girişimciden birini temsil ediyor

Kadın girişimcilerin küresel ekonomiye ve topluma önemli katkıları bulunuyor. Küresel Girişimcilik Raporu (GEM) 2020 verilerine göre kadınlar dünya çapında iki girişimciden birini temsil ediyor ve büyüme odaklı üç girişimciden biri arasında yer alıyor. Kadınların girişimci olmalarına karşı ayrımcılık yapan bir piyasa düzeninin hala aşılamamasından dolayı girişimciliğe katılımlarının erkeklere oranla daha düşük olduğu belirleniyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe işgücüne daha fazla katıldıkları görülüyor.

Kaynak: (TÜİK)

Kadınların ekonomik faaliyetler içerisinde daha fazla yer alması girişimcilik gibi farklı çalışma alanlarına geçmelerini, mesleki tercihlerinin genişlemesini, yeteneklerine dair deneyim ve güven kazanmalarını, kaynaklara ulaşımlarını ve dolayısıyla ekonomik olarak güç kazanmalarını kolaylaştırıyor. Kadınların eğitim alma, kaynaklara erişim ve siyasi alanda yer alma fırsatına sahip olması hem yaşam kalitelerini yükseltmelerini destekliyor hem de yoksulluğun azaltılmasını ve bölgesel kalkınmayı olumlu etkiliyor.

Türkiye’nin 2019-2023 yıllarını kapsayan Kalkınma Planında kadınların ekonomik hayatta daha aktif olmalarına yönelik uygulanması planlanan politikalar arasında kadın girişimcilere iş kurma sürecinde danışmanlık ve rehberlik hizmetleri verilerek katkı sağlanıyor. Kalkınma Planında özellikle kırsal alandaki kadınların girişimcilik kapasitesinin arttırılmasına yönelik kadın kooperatiflerine eğitim, girişimcilik ve danışmanlık alanlarında sağlanan desteklerin yaygınlaştırılması, devam eden iş gücünün farklı ihtiyaçları dikkate alınarak eğitim, staj ve işbaşı eğitimlerinin aktif bir şekilde yürütülmesi yer alıyor.

Kaynak: istock

Geleneksel roller kadınları girişimciliğe yönlendiriyor

Kadınların toplumdaki geleneksel rollerinin azalması girişimciliğe daha fazla yönelmelerine yol açıyor. Kadınların girişimciliği kariyer olarak seçmelerine yönelik motivasyonlarını itme ve çekme faktörleri etkiliyor. İtici faktörler arasında ilk sıralarda işini kaybetme, sınırlı iş olanakları ve kötü çalışma ortamlarının olması yer alıyor. Çekici faktörler ise iyi çalışma ortamı, bağımsızlık ve esneklik gibi girişimcilerin karşılaştığı fırsatları içeriyor.

Giresun Üniversitesi’nden Doç. Dr. Uğur Sevim ve Yüksek Lisans öğrencisi Ayşe Dimelik Şenel’e ait “Kadın Girişimciliği Üzerine Bir Araştırma: Giresun Örneği” adlı çalışmada, kadınların kültürel değerlerinin de etkisiyle toplumsal rollere uygun sektörlere yöneldikleri ve güzellik salonları, gıda, tekstil gibi sektörlerde girişimcilik faaliyetlerini sürdürdükleri kaydediliyor. Yani girişimcilikte erkeklerden daha düşük katılım oranlarına sahip olan kadınlar genellikle perakende ticaret ve hizmet sektörlerinde işletme kurmayı tercih ediyor.

Araştırmaya göre kadınların bireysel olarak üstlendiği rollerin yanı sıra iş ve aile hayatlarını dengede tutma çabalarıyla birlikte birden fazla kadın girişimci tipi ortaya çıkıyor. Kadın girişimciler iki farklı faktör üzerinden kategorize ediliyor. Birinci faktöre göre girişimci kadınlar bireyselcilik ve kendine güven ilkelerine dayanan geleneksel girişimciliğe yöneliyor. İkinci faktör ise girişimci kadınların erkeklerin asıl konumunda olmayı kabullenen geleneksel cinsiyet rolüne dayanıyor.

Duygusal zekâ kadın girişimciliğini etkiliyor

Duygusal zekâ iş yerinde başarı için kritik bir faktör olarak görülüyor. Ayrıca duygular girişimciler için özel bir yetenek olarak kabul ediliyor. Duyguların girişimciler tarafından ifade ediliş biçimi, ekip çalışmalarını olumlu veya olumsuz bir şekilde etkiliyor. Bu noktada girişimcilik eğilimi gösteren kişilerin duygularının farkında olması ve bunları iyi yönetebilmesi bekleniyor. Giresun Üniversitesi’nden Yüksek Lisans öğrencisi Büşra Kuru Uzun ve Doç. Dr. Mehmet Ozan Cinel’e ait “Samsun İli Kadın Girişimcilerin Duygusal Zekâ Düzeylerinin İncelenmesi” adlı çalışmada, kadınların erkeklerden daha yüksek duygusal zekaya sahip oldukları belirtiliyor. Dolayısıyla kadın girişimciler yüksek duygusal zekâ düzeylerini kullanarak işletmeyi ve çevresini daha iyi analiz edebiliyor. Bu özelliklerden dolayı kadın girişimciler, girişimcilikte erkeklere oranla daha başarılı oluyor.

Çalışmada, kadın girişimcilerin toplumun kalkınmasındaki etkisi belirtilirken, kontrollü risk alma, planlama, organizasyon, duygusal zekâ, iletişim başarısı, çözüm üretmek, sezgi, empati, yeniliklere açıklık, sabır ve azim gibi özellikleri ile ekonomiye katkılarının ülke için önemli olduğu vurgulanıyor. Dolayısıyla kadınların istihdama girişimci olarak dahil olmasıyla toplumların daha hızlı kalkınacağı, yeni iş sahaları ortaya çıkacağı ve böylece girişimciliğin gelişeceği ifade ediliyor.

Girişimcilik eylemleri günümüzde her zamankinden daha güç ve belirsiz koşullarda gerçekleşiyor. Belirsizlik ortamında risk üstlenme ve isabetli karar verme niteliği girişimcilerin belirleyici özellikleri olarak öne çıkıyor. Duygusal zekâ, böylesine karmaşık bir ortamda girişimcinin başarılı olmasının altında yatan faktörlerden biri haline geliyor. Ayrıca kadınların yüksek duygusal zekaya sahip olmaları ve bu güçlü yanlarını kullanmaları onları erkek girişimcilerden farklı olarak başarıya götürüyor.

Kaynak: istock

Kadın girişimciliğinde başarıya yönelik adımlar

Kadınların girişimci olmalarında etkili faktörler arasında ekonomik bağımsızlığı kazanmak, bilgi beceri deneyimlerini değerlendirmek, mesleklerini yapmak ve kendi işinin patronu olmak yer alıyor. Kadınları girişimciliğe yönelten bu sebeplerin temelinde ekonomik anlamda daha iyi koşullara sahip olma ve toplumda geleneksel rollerin dışında söz sahibi olma isteği yer alıyor.

Kadınların girişimci olma nedenleri arasında aileye destek olma, çocuklara iyi imkanlar sağlama, yenilikçi düşünce, ek gelir yaratma, rol model olma, başarı hikayeleri, işiyle ilgili karar alma özgürlüğü, bağımsız olma, kendini geliştirme arzusu gibi faktörler yer alıyor.

Kadın girişimcilerin başarılı olmaları için gereken girişimcilik özellikleri şu şekilde sıralanıyor kolay ve iyi iletişim kurmak, özverili çalışkan bir yapıya sahip olmak, kendine güvenmek. Bu özellikleri taşıyan kadın girişimcilerin karşılaştıkları zorluklar arasında işletmelerini kurarken sermaye temini ve bürokratik işlemler ilk sıralarda yer alıyor.

#girişimcilik #kadın #ekonomi #istihdam #işletmecilik #başarı