Aşırı enerji kullanımının zehirlediği dünya yenilenebilir teknolojilerle sağlığına kavuşmayı bekliyor. Yenilenebilir enerji kaynakları, çevreye zarar vermeden enerji üretmenin en etkili yolu olarak görülüyor. Bu nedenle hem çevresel hem de ekonomik açıdan sürdürülebilir bir gelecek için yenilenebilir enerjiye yatırım yapmanın kaçınılmaz olduğu anlaşılıyor.
Nazlı Sal, 29 Temmuz 2024

Son zamanlarda tüm dünyanın gündeminde olan fosil yakıtların terk edilmesi konusu, yenilenebilir enerji arayışlarını hızlandırdı. Doğanın kirlenmesi her ne kadar sanayi devrimiyle ilişkilendirilse de kirliliğin başlangıcı 13. yüzyıla kadar dayandırılıyor. Yapılan çalışmalar, 13. yüzyılda Yeni Zelanda' da yaşayan toplumların karbon salınımına neden olduklarını gösteriyor. Aradan geçen süre boyunca kullanımı devam eden ve kirliliğin en önemli unsurlarından olan fosil yakıt rezervleri ise artık tükenme noktasında. Bu sebeple fosil yakıtların yerini alabilecek, çevreye zarar vermeyen yenilenebilir enerji çalışmaları son zamanların önemli konularından biri. Bir enerji kaynağını hem yenilenebilir hem de çevre dostu yapan unsurun doğa olayları olması bu alanda yapılan çalışmaları da çeşitlendiriyor. Bunların içerisinde yaygınlaşmaya başlayan biyogaz enerjisi, kullanım alanlarının fazla olması sebebiyle sektöre yatırım yapmak isteyenlerin ilgisini çekiyor.

Her yıl üretilen tonlarca hayvan dışkısı doğayı zehirlemeye devam ediyor

Hareket enerjiyle başlar. Enerji olmadan dönüşüm olmaz. Fakat her şeyde olduğu gibi enerjinin de azı yarar, çoğu zarar. Maalesef bugüne kadar enerjinin aşırı kullanımı çevreye öylesine zarar verdi ki bunun farkına ancak son çeyrek asırda varılabildi. Üstelik çevre kirliliğine neden olan tek canlının insanlar olmadığı ortada. Besi hayvanları da bu konuda insanlar kadar sorumlu. Elbette bu hayvanlar durumun farkında değiller. Fakat doğayı tehdit eden kirlilikten insanlar kadar onlar da etkileniyorlar. İnsanların ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kurulan hayvan çiftlikleri her yıl tonlarca dışkı üretiyor. Bu dışkı atıklarında bulunan zararlı gazların hava, su ve toprağa karışarak doğayı zehirlediği biliniyor. Hayvan dışkılarının dahi küresel ısınmaya etkisinin konuşulduğu son yüzyılda, ilkel yüzyıllardaki insan faaliyetlerinin doğaya zarar verebilme potansiyelinin olmadığı düşüncesi yeniden araştırılıyor.

Geleneksel tezek enerjisinden yenilenebilir enerjiye uzanan yol

Gelişme, teknoloji, yenilik gibi kavramlar duyulduğunda, insanın aklına hep ileri istikamet geliyor. Fakat dünyanın içinde bulunduğu duruma doğrudan bakılınca, yön ileri mi geri mi orası biraz puslu görünüyor. Örneğin, kısa bir zaman önce, özellikle kırsal bölgelerde yaşayan insanlar için hayvan dışkıları çok önemliydi. Büyük ölçüde gübre olarak kullanılan ya da kasnak denilen aletlerle şekillendirilip, günlerce güneş altında kurutularak elde edilen, tezek ya da kerme olarak bilinen bu atıklardan yapı malzemesi, yakacak elde ediliyordu.

Bugün daha çok tarım alanlarında kullanılan dışkı atıkları tüm bu faydalarının yanında doğrudan kullanıldığında çok güçlü sera gazlarından biri olan metan gazı salınımına neden oluyor. Buna rağmen biyogaz teknolojisinin atası sayabileceğimiz geleneksel tezek enerjisi, yenilenebilir enerji teknolojisine kaynak olması açısından çok kıymetli. Yenilenebilir enerji olarak isimlendirilen bu teknoloji, çevre kirliliği ve iklim krizi ile mücadele konusunda büyük öneme sahip. Özellikle biyogaz enerji teknolojisinin kullanım alanlarının çeşitli olması ve sürekliliği nedeniyle hızla yaygınlaştığı görülüyor. Biyogaz enerji, en basit tanımıyla organik atıklardan kullanılabilir gaz üretilmesi anlamına geliyor. Hayvan gübreleri ve bitkisel atıkların yanında endüstriyel atıklar da biyogaz üretiminde kullanılabiliyor. Bu atıklar oksijensiz ortamda bekletilerek karbondioksit ve metan gazına dönüşüyor. Elde edilen gaz sayesinde elektrik enerjisi, ısınma, yakıt gibi ihtiyaçlar karşılanırken, gazı alınan atıklardan tarım alanlarında kullanılacak temiz gübreler üretiliyor.



Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaygınlaşmaya başlayan biyogaz üretim tesislerinin maliyet konusu bu alana yatırım yapmak isteyen kişiler için önem arz ediyor. Kocaeli Üniversitesi Teknoloji Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Volkan Çoban’a ait “ Biyogaz Tesislerinde Üretilen Gübrenin Değerlendirilme Metotları ve Fizibiliteye Etkisi ” adlı araştırması da bu konuya odaklanıyor. Araştırmada, biyogaz tesisinin yatırım maliyetleri karşısında üretilecek olan elektrik enerjisi ve gübre satışlarından elde edilen gelirlerin, tesise bırakacağı karlılıkların karşılaştırması yapılıyor. Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi’nde yayınlanan ve risk değerlendirmesi yapılan fizibilite hesaplama yöntemi kullanılarak yapılan çalışmada, büyükbaş atığı ve yumurtacı tavuk atığından elektrik üretimi yapan bir biyogaz tesisi baz alınarak hesaplamalar yapılıyor. Hesaplamalara göre yenilenebilir enerji kaynağı olarak biyogaz tesisi düşünüldüğünde en önemli gelir kaynağının elektrik üretimi olduğu görülüyor. Buna rağmen yapılan fizibilite çalışmasına göre biyogaz tesisinin enerji ihtiyacı dışında kalan işletme giderleri de hesaba katıldığında, ilginç bir bulgu elde ediliyor. Biyogaz tesisinin elektrik satışından elde ettiği gelirler, gübre gelirlerinin çok altında kalıyor. Bu da tesisin yenilenebilir enerji tesisi olmaktan gübre üretim tesisi olmaya geçişi olarak nitelendiriliyor. Elektrik üretimi yapacak biyogaz tesisinin, ilk yatırım maliyetlerine ek olarak enerji nakil hattı gibi masraflar hesaplandığında maliyetin yükseleceği ortaya konuyor. Bu duruma ek olarak tesis iç tüketimi de üretilen elektrikten karşılamak zorunda olduğundan elektrik satışından elde edilecek gelir, gübre satışından elde edilecek gelire kıyasla geride kalıyor. Bu durum ise tesisin enerji üretim odaklı bir tesis olmaktan çok gübre üretimi odaklı bir tesis olduğunu gösteriyor.


Şekil 1. Biyogaz tesisi proses akış şeması

Kaynak

Hem enerji ihtiyacına hem de çevre kirliliğine organik çözüm

Her ne kadar bir rüzgâr enerjisi gibi doğrudan elektrik enerjisi üretimi odaklı bir teknoloji olmasa da biyogaz enerjisi diğer yenilenebilir enerji türlerinden çok daha temiz olarak gösteriliyor. Çevreye ve bitkiye zarar verebilecek maddelerden arındırılmış temiz ve verimli tarımsal üretim, toprakta kimyasal kullanımının azaltılması gibi konular bakımından çok daha avantajlı. Üretimde doğaya bağımlılık düşünüldüğünde biyogaz enerjisi üretiminin mevsimi, zamanı, sınırı yok. Örneğin hidroelektrik enerji için engebeye ve sürekli çağlayan bir akarsuya ihtiyaç var. Öte yandan bulutlu gün sayısı fazla olan bölgelerde güneş enerjisi üretimi verimli olmayabiliyor. Biyogaz enerjisi için söyleyeceğimiz faydalardan belki en önemlisi, zararlı etkenlerden arındırılan dışkının üretildikten sonra doğaya tekrar sunulması aşamasında, gerekli olan enerji ihtiyacının yine dışkı atıklarından karşılanıyor olması. Bu açıdan bakıldığında öncelikle enerji tüketiminde dışa bağımlılığının azaltılması, sonrasında elde edilen organik gübrenin tarımsal arazilerde değerlendirilmesi, sıfır atık politikalarının benimsenmesi gibi faydaları bakımından biyogaz teknolojisi, gelecekte en fazla kullanılacak enerji üretim tesisleri arasında gösteriliyor.

#biyogaz #yenilenebilirenerji #biyogaztesisi #biyokütle