Üniversite dönemi gençler için hem bireysel hem de akademik anlamda birçok değişimi beraberinde getiriyor. Farklı bir şehre taşınmak, yeni sorumluluklar almak ve gelecek kaygısıyla baş etmek, öğrencilerin ruh sağlığı üzerinde önemli etkiler oluşturabiliyor. Bu süreçte duygusal zekâ, umut, öz saygı ve yaşam doyumu gibi psikolojik faktörlerin öğrencilerin üniversite deneyimlerini nasıl şekillendirdiği büyük önem taşıyor.
28 Mart 2025
Pozitif psikolojiyi temel alan çalışmalar incelendiğinde, duygusal zekâ, iyilik hali, mutluluk ve yaşam doyumu gibi kavramların sıklıkla ele alındığı görülüyor. Pozitif düşüncenin temel bileşenleri arasında yer alan duygusal zekâ, umut, öz saygı ve yaşam doyumu, bireylerin günlük yaşamda karşılaştıkları sorunlarla başa çıkmalarına, ruh sağlıklarını koruyup geliştirmelerine ve yaşam kalitelerini artırmalarına yardımcı oluyor.
Özellikle ergenlikten genç yetişkinliğe geçiş sürecini kapsayan üniversite dönemi, bireyin birçok yaşam alanında değişim yaşadığı kritik bir dönem olarak öne çıkıyor. Bu süreçte üniversite öğrencileri; duygusal zekâya, umuda, öz saygıya ve yaşam doyumuna sahip olarak karşılaştıkları zorluklarla daha kolay başa çıkıyor ve sürecin daha olumlu ilerlemesini sağlıyor.
Bu noktada, üniversite öğrencilerinin duygusal zekâ, umut, öz saygı ve yaşam doyumu düzeylerinin, sosyodemografik değişkenler olan cinsiyet, sınıf düzeyi, anne-baba eğitim düzeyi ve aile sosyo-ekonomik düzeyine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterip göstermediği önemli bir araştırma sorusu olarak ortaya çıkıyor.
Kaynak: Freepik
Artvin Çoruh Üniversitesi’nden Uzman Psikolojik Danışman Merve Akdeniz Öksüz ve Giresun Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Doç. Dr. Levent Yaycı’nın “Duygusal Zekâ, Umut, Öz Saygı ve Yaşam Doyumunun Çeşitli Sosyodemografik Değişkenler Açısından İncelenmesi” isimli çalışması pozitif psikolojide sıklıkla çalışılan kavramlar olan duygusal zekâ, umut, öz saygı ve yaşam doyumunun çeşitli sosyo-demografik değişkenler (cinsiyet, sınıf düzeyi, katılımcıların anne eğitim düzeyi, katılımcıların baba eğitim düzeyi, aile sosyo-ekonomik düzeyi) açısından inceleniyor.
Araştırma, ilişkisel tarama modeli kullanılarak yürütülüyor ve çalışma grubunu 819 üniversite öğrencisi oluşturuyor. Veriler, katılımcıların sosyodemografik özelliklerini (cinsiyet, sınıf düzeyi vb.), yaşam doyumu, umut, duygusal zekâ ve öz saygı düzeylerini belirlemek amacıyla çeşitli ölçekler kullanılarak toplanıyor. Analiz işlemleri ise IBM SPSS 25.0 istatistik programı kullanılarak gerçekleştiriliyor.
Kaynak: Firefly
Araştırma, yaşam doyumunun cinsiyet, anne eğitim düzeyi ve aile sosyo-ekonomik durumuna göre dikkat çekici farklılıklar gösterdiğini ortaya koyuyor. Buna karşın, sınıf düzeyi ve baba eğitim düzeyine göre anlamlı bir farklılık görülmüyor. Kadın öğrencilerin yaşam doyumu düzeyleri, erkek öğrencilerden anlamlı bir şekilde daha yüksek çıkıyor. Eğitim almamış bir anneye sahip öğrencilerin yaşam doyumu, ortaokul, lisans ve lisansüstü eğitim almış annelere sahip öğrencilerden farklılık gösteriyor. Aynı zamanda düşük sosyo-ekonomik düzeye sahip öğrencilerin yaşam doyumu, orta ve yüksek gelir grubundaki öğrencilere kıyasla belirgin şekilde daha düşük seyrediyor. Orta sosyo-ekonomik düzeye sahip öğrencilerin yaşam doyumu da yüksek gelir grubundaki öğrencilere göre daha düşük çıkıyor.
Kaynak: Firefly
Yapılan çalışma, üniversite öğrencilerinin umut düzeylerinin cinsiyete göre değiştiğini gösteriyor. Erkek öğrencilerin umut düzeyleri, kadın öğrencilere kıyasla anlamlı bir şekilde daha yüksek çıkıyor. Ancak sınıf düzeyi, anne ve baba eğitim düzeyi ile ailenin sosyo-ekonomik düzeyinin umut üzerinde belirgin bir etkide bulunmadığı sonucu ortaya çıkıyor. Duygusal zekâ ve öz saygının da araştırmada ele alınan sosyo-demografik değişkenlere göre anlamlı bir farklılık göstermediği belirtiliyor.
Uzman Psikolojik Danışman Merve Akdeniz Öksüz ve Doç. Dr. Levent Yaycı’nın araştırmasında, araştırma verilerinin 2021 yılının Ekim ayında toplanması ve bu dönemde üniversite öğrencileri COVID-19 salgın sürecinin etkisine bağlı olarak şekillenmiş olabileceği ihtimalini doğurması araştırmanın sınırlılığı olarak görülüyor.
Mutluluk ve İyi oluş Dergisi’nde yayımlanan araştırmada, üniversite öğrencilerinin psikolojik, kişisel ve sosyal gelişimlerinin desteklenmesi gerektiği vurgulanıyor. Duygusal zekâ, umut, öz saygı ve yaşam doyumunun artırılmasının akademik başarıdan sosyal ilişkilere kadar birçok alanda olumlu katkı sağladığı belirtiliyor. Uzmanlar, bu konuların derslerde, seminerlerde ve eğitim programlarında ele alınmasını öneriyor. Ayrıca, düşük sosyo-ekonomik düzeye sahip öğrenciler için burs ve çalışma imkânlarının artırılması gerektiğine dikkat çekiliyor. Üniversitelerin rehberlik ve danışma merkezlerinde psikolojik destek hizmetlerinin yaygınlaştırılması gerektiği ifade edilirken, gelecekte farklı yaş gruplarında ve değişkenler üzerinde daha kapsamlı araştırmalar yapılabileceği belirtiliyor.
#pozitifpsikoloji #duygusalzeka #sosyodemografi #özsaygı #yaşamdoyumu