Ekonomik krizler, iklim değişikliği ve doğal kaynakların tükenmesi gibi ekolojik sorunlar hem ekonomik hem de toplumsal sistemler üzerinde büyük etkiler yaratıyor. Ekonomi ve ekoloji arasındaki etkileşimler büyük önem taşıyor. Ekolojik iktisat, sürdürülebilir kalkınma ve büyümenin sınırlılığı gibi konular, ekolojik faktörlerden etkileniyor. Ekonomi ile ekoloji arasındaki ilişkiler bazen yasal düzenlemelerle, bazen de ortak özelliklerle ortaya çıkıyor.
Gökçe Baydar, 5 Ağustos 2024
Günümüzde bir yandan ekolojik sorunlar yaşanırken diğer yandan da ekonomik sorunlar devam ediyor. Ancak her iki alanın da temel kurallarının anlaşılması, bu sorunların azaltılmasına katkı sağlayabiliyor. Ekolojik sorunları anlamak ve çözmek için ekolojinin temel yasalarını toplumsal düzeyde anlamamız gerektiği gibi ekonomik sorunları çözmek için de ekonominin temel yasalarını toplumsal düzeyde anlamamız gerekiyor.
Ekonomi, kıt olan kaynakların sınırsız insan ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla nasıl kullanılması gerektiğini araştırıyor. Ekoloji ise organizmaların bölgesel dağılımını ve miktarını belirleyerek, bu etkenlerin karşılıklı ilişkilerini ele alıyor. Ekoloji, evden dünyadaki tüm canlılığa doğru uzanırken ekonomi de evden dünyadaki tüm insanların üretim ve tüketim faaliyetlerine kadar uzanıyor.
Ekonomik gelişme süreci hem beşerî kaynakların hem de ekolojik kaynakların kullanımını gerektiren uzun vadeli bir süreç olarak biliniyor. Bu sürecin başarılı olabilmesi bir yandan ekonominin kurumsal yapısına bağlıyken diğer yandan ekolojik yaşam ile olan dengeli ilişkilere bağlanıyor.
Giresun Üniversitesi Dereli Meslek Yüksekokulu’ndan Doç. Dr. Özgür Kanbir’in "Ekonomik Gelişme ve Ekoloji" adlı çalışmasına göre, ekonominin ve ekolojinin kendi ontolojisi (varlığı bütünüyle inceleyen felsefe dalı) bulunuyor. Ekonominin ontolojisi firmalar, tüketiciler, devlet ve dış alem gibi bütünleri incelerken; ekolojinin ontolojisi üreticiler (yeşil bitkiler), tüketiciler (insan ve hayvanlar), ayrıştırıcılar (bakteri ve mikroskobik mantarlar), inorganik maddeler, organik maddeler ve fiziksel kimyasal çevre gibi unsurları inceliyor.
Kaynak:Canva
Ekolojik iktisat, sürdürülebilir kalkınma, büyümenin sınırlılığı gibi çalışma alanları ekolojiden etkileniyor. Genel olarak ekonomiye ve piyasa sistemine bakıldığında bu iki alan arasındaki ilişkiler bazen yasa düzeyinde bazen ortak özellik düzeyinde görünür hale geliyor. Ekonomik krizler ve yakın dönemin önemli gündemi ekolojik sorunlar da her iki sistemin işleyişi ile ilgili hatalar görülüyor. Ekonomik krizlerin insan refahına yönelik maliyetleri çok büyük oluyor. Öte yandan ekolojik krizler de benzer şekilde hem insan ve hem de diğer canlılar için büyük maliyetler yaratıyor.
Kaynak:Canva
Örneğin artan endüstriyel faaliyetler, trafik yoğunluğu ve fosil yakıt kullanımı hava kirliliğinin artmasına neden oluyor. Hava kirliliği; solunum yolu hastalıkları, kalp hastalıkları, kanser ve erken ölümler gibi sağlık sorunlarına yol açıyor. Özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olan bireyler bu durumdan daha fazla etkileniyor. Hava kirliliğinin neden olduğu hastalıkların tedavisi için sağlık harcamaları artıyor, bu durum bireyler üzerinde mali yük oluşturuyor ve işgücü kaybına neden oluyor. Ayrıca, bu ekolojik sorun bireylerin yaşam kalitesini düşürüp üretkenliklerine de olumsuz etki ediyor. Sonuç olarak ekonomik faaliyetlerin ekolojik dengesizliklere yol açabileceği ve bu dengesizliklerin insan sağlığı üzerinden ekonomik maliyetler doğurabileceği görülüyor.
Kaynak:Canva
Literatür taramasıyla yapılan çalışmaya göre her iki bilim alanının da bazı yasa haline gelmiş kurallar bulunuyor. Bu kuralların ortak olanları bize her iki alanın da birbiri ile bağlarının bilinenin aksine çok kuvvetli olduğunu gösteriyor. İktisat biliminin oluşumu ve gelişimi sürecinde de doğal bilimlerden ve özellikle fizikten yararlanılıyor. Ancak ekoloji de bir doğa bilimi olarak iktisadi düşünceyi etkiliyor. Yapılan çalışmaya göre iktisat literatüründe yer alan doğal düzen, doğal hukuk disiplininin takibi yapıldığında ekoloji ile aynı noktada buluşuyor.
Doç. Dr. Özgür Kanbir’in yaptığı çalışmaya göre, ekonomik gelişme süreci ve sanayileşmenin başlaması kaçınılmaz olarak ekosistem üzerinde baskı yaratıyor. Bu baskılar, sanayileşmenin kaynak kullanımının yarattığı çevresel etkiler ve üretim-tüketim sonrasında oluşan atıklar ile ortaya çıkıyor. Nüfus artışı, yeni ihtiyaçlar ve değişen yaşam beklentileri tüketimi- üretimi ve enerji kullanımını zorunlu kılıyor. Doğal çevrenin içinde bulunduğu bu durum; bakımsızlık, ilgisizlik, aşırı kullanım ve yok olma tehlikesi yaratabiliyor.
Liberal Düşünce Dergisi 'nde yayınlanan çalışmaya
göre ekolojik temel ilkeler ve yasaların anlaşılması; bu yasalara
uygun bir toplumsal yaşamın oluşturulması gerekiyor. Ekolojinin, ekonominin ve doğanın temel ilkeleri anlaşılmadan devletin yaptığı her müdahale insanların ağır bedeller ödemesine neden oluyor.
Devletin yanlış müdahaleleri; ekolojide sağlık sorunları, gıda kıtlığı, iklim krizleri ve doğal afetler gibi sorunlara neden olurken, ekonomide de tarımsal verimliliğin düşmesi, doğal kaynakların tükenmesi, artan sağlık harcamaları ve iklim değişikliğinin getirdiği ekonomik kayıplar gibi sorunlara yol açıyor. Bu nedenle, ekonomi ve ekoloji arasındaki ilişkinin hem toplum hem de politika yapıcılar tarafından anlaşılması gerekiyor.