Neziha Kartal-Ayşe Balcı Toplu, 19.05.2024

İklim değişikliği konusunda küçük değerlerle ifade edilen değişimler, gezegenimizi büyük ölçüde etkiliyor ve bizleri geri dönüşü olmayan bir noktaya getiriyor. İklim değişikliğinin en önemli nedenlerinden biri olan hava kirliliği, her yıl milyonlarca insanın sağlığının bozulmasına ya da ölmesine neden oluyor. Hava kirliliğinin en önemli etmenlerinden biri olan fosil yakıtların kullanımı azaltılarak, hava kirliliğinin önüne geçmek mümkün görünüyor. Bu nedenle, temiz enerji kaynaklarının teşvik edilmesi ve fosil yakıtların yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması gerekiyor. Hava kirliliğinin önlenmesi ya da azaltılmasının halk sağlığı açısından önemli bir konu olduğu belirtiliyor. Sağlık çalışanları ve karar alıcıların bu konuda sorumluluk alması gerekiyor. Bu çabalar sadece bugünü değil, gelecek nesillerin yaşam kalitesini de belirliyor.


IQAir’in 2023 yılına ait Dünya Hava Kalitesi Raporu’na göre bazı il ve ilçelerde
hava kalitesi tehlikeli boyutlara ulaşıyor. Türkiye’de tek bir merkez PM 2.5
normal değeri olan 5 μg/m3’den düşük çıktı. (BBC Türkçe)





Hastalıklar astımdan Alzheimer’a kadar uzanıyor
Hava kirliliği, atmosferdeki zararlı maddelerin artmasıyla birlikte çeşitli sağlık sorunlarına neden oluyor. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre hava kirliliği yalnızca astım, KOAH gibi solunum yolu hastalıkları, alerjik reaksiyonlar, akciğer kanseri gibi hastalıklarıyla sınırlı kalmayıp, geniş bir sağlık yelpazesine yayılan etkilere sahip oluyor. Örneğin; hava kirliliğine maruz kalmanın Tip 2 diyabet riskini artırdığı, obeziteye neden olduğu, kalp-damar hastalıklarını tetiklediği, Alzheimer ve bunama gibi nörolojik rahatsızlıklarla ilişkili olduğuna dair kanıtlar da bulunuyor. Bu nedenle, hava kirliliğinin azaltılması veya önlenmesi, toplumun genel sağlık durumunu iyileştirmek için önem taşıyor.

Sağlık çalışanlarına büyük sorumluluk düşüyor
Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan, Sağlık ve Çevre Birliği’nden (HEAL) Funda Gacal ve Berkay Hacımustafa, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) ve Bahçeşehir Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Melike Yavuz, Temiz Hava Hakkı Platformu’ndan Doç. Dr. Semih Ayta’nın işbirliği ile hazırlanan ve Türkiye’de çevre sağlığı alanında çalışan tüm aktörleri buluşturmayı amaçlayan Çevre, İklim ve Sağlık için İşbirliği Projesi (ÇİSİP), 2020 Nisan-2023 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirildi. Hava kirliliği, sağlığın korunması ve hastalıkların önlenmesinin önünde yer alan en büyük engellerden biri olarak gösteriliyor. Hava kirliliğinin sebep olduğu sağlık sorunlarıyla mücadelede sağlık çalışanları ön planda yer alıyor. Çalışmada, her sağlık çalışanın, bireysel olarak ve sağlık kuruluşları aracılığıyla bu mücadeleyi ilerletmesi öneriliyor.


Küresel ısınma ve iklim değişikliği ile mücadele amaçlayan Kyoto
Protokolü’ne rağmen atmosferdeki maddelerin atmosfere salınımı insan
sağlığını olumsuz etkilemeye devam ediyor.

Sağlık çalışanlarının mücadelesinin yanında, atılabilecek en önemli adımlar içerisinde, çevre sağlığını odak alan derslerin tıp fakülteleri müfredatına eklenmesi önemli görülüyor. Böylelikle, yetiştirilen sağlık çalışanları iklim değişikliği kaynaklı sorunlar karşısında donanımlı hale gelebileceği belirtiliyor. Sağlık profesyonelleri, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir çevre bırakmak adına karar alıcılara baskı yapmalı ve sağlık-çevre-iklim ilişkisini her platformda dile getirmeli. Ayrıca sağlık çalışanları, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Küresel Hava Kalitesi Kılavuz değerlerinde belirtilen hava kalitesi ve iklim değişikliği politikalarının uygulanması konusunda da karar alıcılara çağrı yapmalı. Ülke çapında hava kirliliği oranlarının takip edilmesi, halk sağlığı açısından alınacak tedbirlerde büyük önem taşıyor.





Karar alıcılar devreye girmeli
Çalışmada, hava kirliliğine dikkat çekmek ve kirliliği azaltmak için karar alıcıların sorumluluklarına vurgu yapılıyor. Bu nedenle, DSÖ Hava Kirliliği Kılavuz Değerlerine, Ulusal Aksiyon Planlarında yer verilmesi önem arz ediyor.

Hava kirliliği özelinde sağlık verilerinin kamuoyu ve sağlık sektörü ile paylaşılması gerekiyor. Hava kirliliğine bağlı erken ölüm sayısı, ölüm nedenleri ve sağlık etkilerinin hesaplanabilmesi için hastalık verilerinin paylaşılması hem akademik çalışmaları besleyebilir hem de konuyla ilgili aksiyon geliştirilmesine zemin hazırlayabilir.

Fosil yakıtların daha çok kullanılmasına yol açan teşviklerin sonlandırılması ve yenilenebilir enerji modellerine hızlıca geçiş yapılması kirliliğin azalmasında önemli bir rol alıyor. Bu bakımdan halk sağlığını gözeten ve bu politikaları merkezine alan kararların desteklenmesi önemli görülüyor.



Dünyanın herhangi bir yerinin hava kalitesini Ulusal Hava
Kalitesi İzleme Ağı, IQAir, Air Quality Index gibi çeşitli platformlar
üzerinden anlık olarak izlemek, kirlilikten dolayı hastalıklara
karşı önlem alabilmenin başında geliyor.

Halk sağlığına etkisi olan yatırımlarda, kirliliğin azaltılmasına yönelik yapılacak çalışma ve politika üretme süreçlerinde sağlık çalışanlarının aktif olarak rol alması, halk sağlığının korunması ve iyileştirilmesinde önemli bir faktör olarak yer alıyor.


#iklimdeğişikliği #havakirliliği #fosilyakıtlar #halksağlığı