Sanayi devriminden günümüze kadar ekonomik büyüme ile insani gelişim arasında değişim ve gelişimler yaşanıyor Ekonomik büyüme sağlayan ülkeler, insanların yaşam standartlarını artırıyor ama bu büyüme insani gelişmeye çok fazla katkı sağlamıyor. İnsani Gelişme Endeksi, ekonomik unsurların yanı sıra eğitim, sağlık ve eşitlik gibi sosyal-kültürel faktörleri de etkileyerek bir ülkenin refahını belirliyor. Bu nedenle kalkınma çabaları artık ekonomiden çok toplumsal refaha odaklanıyor. Türkiye, bu süreçte hızlı değişimler gösteriyor ancak iç eşitsizlikler kalkınma hedefini olumsuz etkiliyor.
Merve Dilmeç,01.07.2024

Günümüzde bir ülkenin gelişmişlik düzeyini değerlendirirken sadece ekonomik göstergeler yeterli değil; aynı zamanda sosyal-kültürel faktörler de büyük rol oynuyor. Eğitim seviyesi, sağlık hizmetleri, eşitsizliklerin azaltılması gibi unsurlar da gelişmişlik düzeyini belirlemede kritik bir öneme sahip. Kişi başına düşen yüksek gelir seviyesi önemli olsa da, bu gelirin adil bir şekilde dağıtılması ve eşitlikçi bir toplum yapısının oluşturulması da hayati önem taşıyor. Dolayısıyla, ekonomik ve sosyal-kültürel unsurların birlikte ele alındığı kapsamlı bir değerlendirme yapılması gerekiyor.

Ekonomik unsurlar arasında kişi başına düşen gelir seviyesi, işsizlik oranı, eğitim ve teknoloji, sosyal kültürel unsurlarda ise eğitim seviyesi, sağlık hizmetleri ile eşitsizlik yer alıyor. Giresun Üniversitesi’nden Doç. Dr. Özgür Kanbir’e ait “Türkiye’de İnsani Gelişme: İller ve Bölgeler Temelinde Bir Analiz” adlı çalışmada insani gelişim düzeyini ölçmek için İnsani Gelişim Endeksi kullanılıyor.

İnsani gelişimde yeni sağlık endeksi

Literatür taramasıyla yapılan araştırmada, Birleşmiş Milletler Kalkınma Örgütünün (UNDP), ülkelerin insani gelişme seviyelerini belirlemek için eğitim, sağlık ve gelir düzeylerini bir araya getirerek ortalama değeri (geometrik ortalama) hesapladığı vurgulanıyor. Gelişmenin ekonomik, sosyal ve çevresel faktörlerini kapsayan bu endeks, ülkelerin gelişmişlik seviyelerini görmeye ve insani gelişmeyi ölçmeye yardımcı oluyor. Hesaplamada eğitimi temsil eden değişkenler ortalama eğitim yılı ve beklenen okullaşma yılı, sağlığı temsil eden değişken doğumda beklenen ortalama yaşam süresi, geliri temsil eden değişken ise kişi başına düşen gayri safi yurt içi hasıla (GYHS) olarak belirtiliyor.

Hesaplamalara göre ülkeler; çok yüksek insani gelişme, yüksek insani gelişme, orta insani gelişme ve düşük insani gelişme olarak 4 farklı kategoriye ayrılıyor. Türkiye için yeni bir endeksin geliştirildiği çalışmada da bu yöntem kullanılıyor. Sağlık endeksi hesaplanırken bebek ve beş yaş altı çocuk ölüm oranlarından oluşan yeni bir bileşik endeks tercih ediliyor. Hesaplamalar Stata ve Excel programlarıyla gerçekleştiriliyor.

Eşitsizlikler insani gelişmeyi olumsuz etkiliyor

İnsani gelişmeyi etkileyen eğitimdeki eşitlik, sağlık imkanları, bilgi ve teknolojiye erişim gibi konularda yaşanan eşitsizlikler, toplumları olumsuz etkiliyor ve bu da insanlar arasındaki uyuma, devlet yönetimine, kurumlar ile kurulan güven duygusuna zarar veriyor. Ayrıca bu durum ülkeleri ekonomik yönden olumsuz etkiliyor ve insanların yaşamlarında potansiyellerini gerçekleştirmelerinin önünde engel oluşturuyor.

Son yıllardaki İnsani Gelişme Raporlarına göre Türkiye, insani gelişme performansıyla hızlı değişim gösteren ülkelerin başında yer alıyor. Ancak ülke içerisindeki insani gelişmede cinsiyet temelli eşitsizliklerin olduğu görülüyor. Özellikle eğitim süresi ve işgücüne katılma oranlarında erkekler ve kadınlar arasında farklılıklar ortaya çıkıyor. Bu eşitsizlikler, Türkiye’nin insani gelişme performansının tam ve dengeli bir şekilde gerçekleşmesini engelliyor. (Sosyal medya) Giresun Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi’nde yayımlanan araştırmada, insani gelişmedeki ilerlemelere rağmen insanların eşitsizliğe karşı duyduğu rahatsızlığın toplumda büyük tepkilere yol açtığı belirleniyor. İnsanların siyasi özgürlük talepleri, sağlık alanındaki eşitsizlik, iş istihdamı ve cinsiyet eşitsizliği gibi durumlardan memnun olmamaları tepki göstermelerine neden oluyor. Bu durum insanların daha adil bir toplum ve yaşam standardı için sağlık hizmetlerinde eşitlik taleplerinde bulunmalarına yol açıyor.

Bölgelere göre insanı gelişme değişiyor

Doç. Dr. Özgür Kanbir’in makalesinde insani gelişme oranının eğitim, sağlık ve gelir boyutlarına dayalı olarak dünya genelinde her yıl hesaplandığı belirtiliyor. Ancak Türkiye özelinde sağlık endeksi hesaplanırken ortalama yaşam süresine bakılıyor.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Örgütü (UNPD) bünyesinde hazırlanan ve her yıl yapılan bu endeks ile ülkeler arası karşılaştırma için basit ve kullanışlı bir veri seti elde ediliyor. Yayınlanan rapora göre, Türkiye’nin batısının yüksek, doğusunun ise orta insani gelişmişlik düzeyinde olduğu tespit ediliyor.

Türkiye ortalamasının üstünde insani gelişmeye sahip yalnızca 7 il bulunuyor. (Kanbir, 2022)
Endekste ayrıca kalkınma hedefleri ile ilgili bazı unsurlar belirleniyor. Bu bileşenler arasında yönetim, eşitsizlikle mücadele, nitelikli eğitim, sağlıklı yaşam, sürdürülebilir ekonomi, sosyal yaşam, sürdürülebilir çevre ve enerji, toplumsal cinsiyet eşitliği ve ulaşım yer alıyor.

Türkiye’de en çok insani gelişmeye sahip 10 il bulunuyor. (Kanbir, 2022)

İnsani gelişim için sağlık şartları geliştirilmeli

Toplumsal sağlık düzeyini, nitelikli sağlık faaliyetlerine ulaşabilme, temiz suya erişim, iklim değişiklikleri gibi unsurlar etkiliyor. Sağlık giderleri, insanlara düşen doktor ve yatak sayısı gibi veriler, sağlık hizmetlerinin niteliğini ifade ediyor. İnsani Gelişim Endeksi’nde sağlık alanında hesaplamalar yapılırken, uzun ve sağlıklı yaşamı kapsayan doğum sonrasında beklenen yaşam süresi temel alınıyor. Nitelikli sağlık hizmetlerinin herkes için ulaşılabilir olması, ülkelerin insani gelişimini etkileyen en önemli faktör haline geliyor.



Yapılan araştırmada ayrıca, İnsani Gelişme Endeksi ile bebek ve çocuk ölüm oranları arasındaki ilişki araştırılıyor. Araştırma sonuçlarına göre insani gelişme bileşenleri ile yeni doğanlar, bebekler, beş yaş altındaki çocuklar, toplam doğurganlık ve anne ölüm oranları arasında bağlantılı bir ilişki olduğu ortaya çıkıyor. Ayrıca yeni doğan, bebek, beş yaş altı ve anne ölümlerinin çoğunluğu insani gelişmenin düşük olduğu illerde görülüyor. Ancak Türkiye’deki iller bazında doğum oranlarında beklenen yaşam süresi ile insani gelişim oranlarının birbirine yakın olduğu ortaya çıkıyor. Bu nedenle iller arasında gelişme farklılıklarını ölçmek için sağlık endeksi olarak sadece yaşam süresi değişkeninin kullanılması, insani gelişmede ortaya çıkacak farklılıkların azalmasına neden oluyor.

Sonuç olarak çalışmada genel sağlık sisteminin yaygınlığı ve sağlık imkânlarına ulaşmada son yıllarda yaşanan gelişmelerin de katkısı ile ortalama ömürde hem artış hem de iller arası farklılıklarda azalmalar olduğu görülüyor.


#insanigelişme #sağlıklıyaşam #özgürlük #eşitlik #sürdürülebilirekonomi #sosyalyaşam #niteliklieğitim