Kadınları daha fazla etkileyen ilişki bağımlılığı, psikolojik ve sosyal sorunlara yol açıyor. Kaygı, genç yaş, ekonomik zorluklar, madde kullanımı ve aile içi iletişimsizlik ilişki bağımlılığını tetikliyor.
4 Nisan 2025
Bağımlılık denildiğinde akla her ne kadar madde bağımlılığı gelse de alışveriş, ilişki, kumar, internet gibi davranışsal bağımlılıklar da var. Davranışsal bağımlılıklar; ruhsal ve fiziksel sağlıkta bozulmalara neden olarak bireyin psiko-sosyal, ekonomik ve mesleki sorunlar yaşamasına yol açabiliyor. Önemli bir toplum sağlığı sorunu olan bağımlılık bir beyin hastalığı olarak kabul ediliyor.
İlişki bağımlılığı da oldukça yaygın olmakla birlikte bireylere zarar veriyor hatta bu durum aşırı boyutlara ulaşarak fiziksel ve psikolojik istismara kadar varabiliyor. Ancak bağımlı bireyler istismara rağmen partnerlerinden ayrılamıyor. Bu durum kadınlarda daha fazla görülüyor. İzmir Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nden Uzman Derya Yörük ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nden Doç. Dr. Derya Şaşman Kaylı “Üniversitede Öğrenim Gören Kadın Öğrencilerin İlişki Bağımlılığı Düzeylerinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi” adlı çalışmada kadın öğrencilerin ilişki bağımlılık düzeyleri ile sosyodemografik özellikleri arasındaki ilişkiler incelenerek risk faktörlerinin belirlenmesi amaçlanıyor. Araştırmada katılımcıların bağımlılık düzeylerinin orta düzeyde olduğu belirleniyor. İlişki bağımlılık düzeyinde yaş, aile içi ilişkiler, madde kullanımı, ekonomik durum, katılımcının kişilik ve psikolojik özellikleri gibi unsurların etkili olduğu tespit ediliyor. Aynı zamanda ilişki bağımlılığının da ruhsal rahatsızlıklar ve madde bağımlılığı gibi psikolojik ve toplumsal sorunlara yol açtığı vurgulanıyor.
Celal Bayar Üniversitesi yüksekokul ve fakültelerinde öğrenim gören yaşları 18-35 arasında değişen 284 kadın öğrenci ile gerçekleştirilen çalışmaya göre yaş ilerledikçe ilişki bağımlılığı gelişme riski de azalıyor.
Araştırmaya göre sigara ve alkol kullanımı olan katılımcıların ilişki bağımlılıkları daha yüksek. Bununla birlikte dikkat çeken bir diğer bulgu da romantik ilişkilerinden ayrıldıktan sonraki süreçte maddeye başvuranların ilişki bağımlılığı düzeylerinin yüksek olduğu. Yani madde kullanımı bireylerin ilişki bağımlılığına yönelmesinde itici bir gücü oluştururken ilişki bağımlılığı da bireyleri madde bağımlılığına yöneltebiliyor.
İlişki bağımlılığında aile içi ilişkiler ise oldukça önemli. Buna göre aile içerisinde kendini yeterince ifade edebilen, aidiyet duygusu gelişmiş kişilerin ilişki bağımlılığı düzeylerinin düşük olduğu saptanırken, aile içinde hiç kimse ile iletişim kuramayanlar daha çok ilişki bağımlılığı gösteriyor.
19 Mayıs Sosyal Bilimler Dergisi’nde yayınlanan çalışmada katılımcıların kişilik özelliklerine bakıldığında çoğunluğun uyumlu olduğu görülürken, psikolojik durumlarına bakıldığında yüzde 52,8’inin kaygılı hissettiği belirleniyor. Katılımcıların yüzde 26,1’i şu anda psikolojik destek aldığını ifade ediyor, yüzde 68,3 ü ise psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Ayrılık sonrası psikolojik desteğe ihtiyaç duyan katılımcıların daha fazla ilişki bağımlılığı geliştirdiği ifade ediliyor.
Kendisini içe kapanık olarak tanımlayanların ayrıca sosyal ve girişken olmayanların ilişki bağımlılığı düzeylerinin daha yüksek olduğu tespit ediliyor. Yani içe kapanık kişilik yapısına sahip olmanın insanlarla rahat iletişim kurma ve sosyal çevreden uzaklaşma noktasında ilişki bağımlılığı geliştirmede önemli rol oynadığı görülüyor.
Katılımcıların psikolojik özellikleri değerlendirildiğinde; karamsar, depresif ve kaygılı bir ruh haline sahip olmanın ilişki bağımlılığına yatkınlığı arttırdığı kaydediliyor. Mutlu ve kaygılı olmayanlarda ise ilişki bağımlılığı daha az görülüyor.
Araştırmadan elde edilen verilere göre ilişki bağımlılığında ekonomik durum önemli bir risk faktörü. Katılımcıların ekonomik düzeyleri düştükçe ilişki bağımlılık düzeylerinin de arttığı ifade ediliyor.
Sosyo-Demografik Bilgi Formu ve Spann-Fischer İlişki Bağımlılığı Ölçeği kullanılarak anket yapılan çalışmada katılımcıların agresif ya da sakin olması, aile içi şiddete maruz kalması, daha önce ilişki yaşayıp yaşamaması, anne- baba eğitim durumu, kardeş sayısı, ebeveynlerin ayrı yaşaması, ebeveynlerin vefat durumu ve katılımcıların kendilerinin veya ebeveynlerinin psikolojik destek almasıyla ilişki bağımlılık düzeyleri arasında ise anlamlı bir fark bulunmuyor.
Çalışmada ilişki bağımlılığından kaynaklı anksiyete, depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkların ve intiharın önlenmesi açısından kadın öğrencilerle yönelik sağlıklı partner ilişkileri, özgüven, öz şefkat gelişimi ve farkındalık çalışmaları yapılmasını öneriliyor. Uzman Derya Yörük ve Doç. Dr. Derya Şaşman Kaylı “Üniversiteler ile Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Yüksek Öğrenim Öğrenci Yurtlarındaki madde kullanımı, kaygılı ve içe kapanık kişilik yapısı olan öğrencilerin tespit edilerek görev yapan psikolog ve sosyal çalışmacılar tarafından bu öğrencilerle bireysel görüşmeler ve mesleki çalışmalar yapılması” gerektiğini vurguluyor.
Ailelere, aile içi iletişim ve yakınlığın önemi, ilişki bağımlılığının nedenleri ve sonuçları hakkında ve madde kullanımının önlenmesine yönelik madde bağımlılığı farkındalık seminerlerinin yaygınlaştırılması gerektiği ifade ediliyor. Ayrıca ekonomik açıdan dezavantajlı olan öğrencilere yönelik sosyal politikaların geliştirilmesi ve ekonomik yoksunluk yaşayan öğrencilerin desteklenmesi gerektiği vurgulanıyor.
#ilişki #bağımlılık #kadın #aile #madde