Yoğun bakım ünitelerinde görev yapan hemşireler ölüm vakaları ile oldukça sık karşılaşıyorlar ve yaşamlarının sonuna gelmiş olan hastalara bakım veriyorlar. Sağlık profesyonellerinin ölüm öncesi ve sonrası süreçlere ilişkin bilgi düzeyi hem hasta bakımını hem de hukuki süreçleri etkiliyor.
18 Aralık 2024
Ölüm, insanlık tarihi boyunca en çok merak edilen ve araştırılan konular arasında yer alıyor. Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından “bir insan hayatının tam ve kesin olarak sona ermesi” olarak tanımlanan ölüm, tıbbi, biyolojik ve hukuki birçok boyutuyla inceleniyor. İnsan hayatının sona erdiği yerler değişiklik gösterse de modern sağlık sistemlerinde hastaneler ve özellikle yoğun bakım üniteleri, bu sürecin sıkça gözlemlendiği yerler arasında öne çıkıyor.
Hemşirelerin ölümü yaklaşan hastalardaki değişiklikleri bilmesini ve tanımasını; ayrıca ölüm tanısının değerlendirilmesinde doktorlarla etkin işbirliği yapmasını hayati hale getiriyor. Bununla birlikte, kanıta dayalı bakım yoluyla hastanın güvenliğini sağlamak ve sağlık hizmetlerini iyileştirmek amacıyla standartlaştırılmış hemşirelik terminolojisinin kullanımı büyük önem taşıyor. Bu terminoloji, hasta yönetim sürecinde hemşirelerin daha etkin bir rol üstlenmesine ve bakım süreçlerinin daha sistematik şekilde yürütülmesine olanak tanıyor. Böylece, yoğun bakım gibi kritik birimler başta olmak üzere, tüm sağlık hizmetlerinde profesyonel bir yaklaşım benimseniyor.
Kaynak: Freepik
Giresun Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Esra Özkan ve Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Doç. Dr. Halil İlhan Aydoğdu tarafından literatür taraması ile yapılan “Yoğun Bakım Hemşireleri: Ölümün İlk Tanıkları” isimli çalışmaya göre, ölümün gerçekleşmesi ile kişinin bedensel olarak toplumdaki varlığını kaybettiği belirtiliyor. Ayrıca çalışmada, hukuki açıdan ölümün doğru tanımlanmasının, ölüm zamanının belirlenmesinde temel unsurlardan biri olduğu vurgulanıyor. Bu kapsamlı derleme, ölüm tanısının doğru konulabilmesi ve ölüm sonrası değişikliklerin tanımlanabilmesi için yoğun bakım hemşirelerine teorik bir çerçeve sunuyor.
Amerikan Bütünsel Hemşireler Birliği (AHNA), bütünsel hemşireliği, bireyin doğumdan ölüme kadar iyileşmesini amaçlayan bir yaklaşım olarak tanımlıyor. Bu yaklaşım, fiziksel sağlığın yanı sıra zihinsel ve ruhsal boyutları da kapsıyor. Hemşirelerin bu felsefeyi benimseyerek hastalarının bakımını bütüncül bir anlayışla yönetmesi önem taşıyor. Özellikle yaşamın son dönemindeki hastalar için, hemşirelerin etkili iletişim kurması, semptom kontrolü sağlaması ve yaşam kalitesini artırmaya odaklanması büyük önem taşıyor. Psikolojik ve fiziksel bütünlüğün sağlanması, hasta ve ailesiyle olumlu bir ilişki kurularak mümkün hale geliyor.
Ölümün biyolojik süreçlerini inceleyen tanatoloji bilimi, sağlık çalışanlarına bu konuda rehberlik ediyor. Tanatoloji, klinik ölüm, hücresel ölüm, can çekişme, yalancı ölüm ve beyin ölümü gibi başlıkları ele alıyor ve ölüm sürecini daha iyi anlamaya yardımcı oluyor. Bu bilgiler hem ölümün doğru tanımlanmasını hem de sürecin etkili bir şekilde yönetilmesini sağlıyor.
Tablo 1: Ölüm türleri ve tanımları
Intensive Care Nurses: The First Witnesses Of Death isimli dergide yayımlanan çalışmaya göre ölüm tanısının konulması için önce solunum ve dolaşım sistemi ardından ise santral sinir sistemi muayenesinin yapılması gerekiyor.
Solunum ve dolaşım sistemi muayenesinde ilk olarak kişinin nefes alıp vermediği gözlemleniyor ve tespit ediliyor. Kan dolaşımıyla ilgili değerlendirmelerde, tansiyonun ölçülememesi ve kalp sinyallerinin alınamaması dikkate alınıyor. Boyundaki atardamardan nabız ölçümü öncelikli olarak tercih ediliyor. Ancak çok düşük tansiyon ya da nabzın hissedilmediği durumlarda, nabzın ölçülemediği biliniyor. Kalbin elektriksel faaliyetini ölçen cihazlarla (EKG) kesin sonuçlar alınıyor.
Santral sinir sistemi muayenesinde ise beyin sapının işlevleri; göz bebeği, kornea ve yutak refleksleri ile kontrol ediliyor. Kişinin ölümünden sonra çok kısa bir süre geçmişse ve ölüm tanısı kesinleştirilemiyorsa ya da muayene sırasında en küçük bir şüphe duyuluyorsa, muayene yeniden yapılıyor.
Kaynak: Canva
Ölüm sonrası bulguların değerlendirilmesindeki hataların önüne geçmek için adli tıp eğitimi hayati bir gereklilik olarak öne çıkıyor. Bu eğitim, yalnızca tıbbi süreçlerin güvenilirliğini artırmakla kalmayıp, hukuki açıdan doğabilecek sorunların da önlenmesine katkı sağlıyor. Sağlık çalışanlarının adli tıp konusunda yeterlilik kazanması, hem mesleki standartları yükseltiyor hem de hasta yakınlarının sürece duyduğu güveni artırıyor.
#yoğunbakım #ölüm #hemşire