Teknolojik gelişmeler ile ortaya çıkan akıllı kent uygulamaları, kentlerin dönüşüme uğramasına neden oluyor. Teknolojik gelişmelerin kentsel alanı etkilemesiyle toplumun çocuklar için çocuk dostu akıllı kent projeleri oluşturulması gerektiği belirtiliyor.
Merve Dilmeç - Gökçe Baydar, 08.07.2024
Kentlerin canlı, üretken ve yenilikçi olmasıyla beraber nüfusun yoğunlaşması, kent sakinlerinin çeşitli sorunlarla karşılaşmasına neden oluyor. Artan göç dalgaları, altyapı eksiklikleri, çevre kirliliği, sağlık, enerji, çarpık kentleşme ve toplu taşıma sorunları kent yaşamını zorlaştırıyor. Kentlerde yaşanan bu sorunlar sadece fiziksel çevreyi değil, aynı zamanda insanların yaşam kalitesini de etkiliyor. Toplumlar, kentlerde yaşanan bu tür sorunların çözümlerini bulmaya odaklanıyor.
Teknolojik araçlar ve araçların oluşturduğu etki; geleceğe yönelik istihdam, güvenlik ve sağlık gibi konularda önemli tartışmaların ortaya çıkmasına sebep oluyor. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler kent hayatını, kültürünü, alışkanlıklarını, insanların istek ve beklentilerini değiştirip dönüştürüyor.
Kentlerin teknolojilerle donatılarak yönetilmesi, toplumlara bugün ve gelecek açısından önemli fırsatlar sunuyor. Akıllı şehirler, çevresel koşullar ve veri analizi gibi teknolojilerle şehirleri kullanıcı dostu hale getiriyor. Özellikle çocuk dostu akıllı kentler, güvenli oyun alanları ve akıllı eğitim sistemi ile çocukların sağlıklı ve güvenli bir şekilde gelişmelerini destekliyor. 2020 yılında başlayan pandemi süreci, kentsel alanda teknolojik uygulamaları yaygınlaştırarak, çocukların güvenli bir şekilde eğitim almasını ve oyun oynamasını sağlayan çözümleri ön plana çıkarıyor. Bu bağlamda bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, kentsel yaşamı kolaylaştırmada daha etkili ve sürdürülebilir akıllı kent yaklaşımının gerekliliğini ortaya çıkarırken, çocukların ihtiyaçlarına özel olarak uyarlanmış yaşam alanları yaratılmasını da katkı sağlıyor.
Giresun Üniversitesi’nden Doç. Dr. Levent Memiş’e ait “Kentlerin Çocuklarından Çocukların Kentlerine: “Çocuk Dostu Akıllı Kentler” adlı çalışmada, çocuk dostu kent; çocukların güvenli, keyifli, sorumlu ve dinamik şekilde büyümesi doğrultusunda kentin fiziksel ve sosyal çevresinin çocuğa yönelik düzenlendiği bir kent olarak ifade ediliyor.
Çalışmada, çocukların teknolojik alanda yaşanan gelişmelere hızla uyum sağladığı belirtiliyor. Teknolojinin sadece olumsuz yanlarını vurgulayarak çocukların teknolojik uygulamaları kullanmalarını kısıtlamak yerine, kentsel alandaki uygulamaları geliştirirken çocukların ihtiyaçları ve görüşlerinin de dikkate alınması büyük önem taşıyor.Akıllı kent projeleri, kentsel alanda yaşanan nüfus artışıyla kentte yaşayan çocuklara ve yetişkinlere göre hareket etmeyi gündeme getiriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre dünya nüfusunun yüzde 30’unu ve Türkiye nüfusunun yüzde 26,5’ini oluşturan çocukları kentlere yaklaştırmaya yönelik “çocuk dostu akıllı kent” gibi uygulamalar ortaya çıkıyor. Bu uygulamalar, çocukların sosyal etkileşimlerini artırarak toplumsal bütünleşmeyi desteklerken, aynı zamanda çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimini olumlu yönde etkiliyor.
Kentsel alanda gerçekleşen teknolojik gelişmeler, akıllı kent uygulamaları ile çocuklar açısından kentlerin anlaşılmasına, yaşanılmasına ve geliştirilmesine katkı sağlıyor. Çocuk odaklı ele alındığında akıllı kentler veri olarak karar verme, farklı grupların görünürlüğünü sağlama, iyiye ulaşma ve dahil etme açısından çocuklar için bazı fırsatlar sunuyor. Bu fırsatlar sayesinde teknolojik uygulamalar ve araçlara ulaşan çocuklar, kentin gündelik yaşamına, kentsel hizmetlere kolayca erişiyorlar. Ayrıca benzer şekilde geliştirilen öğrenme uygulamaları, çocuklar açısından mevcut eğitim sistemini destekleyerek alternatif öğrenme ortamları oluşturuyor.
Akıllı kent, kentte yaşayan çocukların haklarını önemseyen ve bu haklar üzerine kurulmuş yerleşim yerlerini kapsıyor. Çocuk dostu kent, kentsel alanda yaşamını sürdüren tüm çocukların ayrımcılığa maruz kalmadan bir araya geldikleri,toplumsal yapı içinde karşılaştıkları risklerden etkilenmedikleri fiziksel yaklaşımları temsil ediyor.
Kentlerin planlanması ve tasarlanmasında konut, okul ve açık alanlardan oluşan hizmetler ile doğal çevre dikkate alınarak kentler çocuk dostuna çevriliyor. Literatür taraması ile yapılan araştırmada çocuk dostu kentin özellikleri barınma, parklar, güvenlik, sağlık, temel hizmetler, hareketlilik, yaşanabilirlik ve eğitim başlıkları altında sıralanıyor.
Çocukların gelişiminde oyunun eğlenme, yaşamı deneyimleme, sosyalleşme, hayal kurma, spor ve kuralları tanıma gibi etkileri bulunuyor. Bu çerçevede önem kazanan oyunlaştırma, farklı alanlarda öne çıkan bir yaklaşıma karşılık geliyor. Oyunların gerçek bağlamını vurgulayan oyunlaştırma; sağlık, eğitim enerji, su, atık yönetimi, toplu taşıma ve trafik gibi farklı konu ve alanlarda uygulanıyor. Oyunlar çocuklar için kendini iyi hissetme, öğrenme, katılım sağlama gibi çeşitli işlevleri yerine getiriyor.
Çalışmada teknolojide yaşanan gelişmeler ile dijital oyunlar boş zamanların değerlendirilmesi açısından yeni imkanlar oluşturduğu gibi aynı zamanda öğrenme ve katılım imkanları da sağladığı da vurgulanıyor. Dolayısıyla ortaya çıkan yeni teknolojiler ve dijital uygulamalar, kentlerin çocuklar için daha fazla oynanabilir olması için yeni fırsatlar sunuyor. Akıllı telefonlara indirilen sanal gerçeklik oyunları kent içerisinde yürüyerek etkileşime imkân tanıyor. Teknolojik donanımlardan oluşan yüz yüze uygulamalar, sosyal katılımı teşvik eden ve katılımcının yüzünü akıllı ekrana yansıtan bir kent arayüzü olarak tanımlanıyor.
Oyunlaştırma, farklı alanlarda gerçek bağlamı vurgulayarak çocukların sağlık, eğitim, enerji, su, atık yönetimi, toplu taşıma ve trafik gibi farklı konu ve alanlarda öğrenme ve katılımını arttırıyor.
Dijital oyunlar aynı zamanda kaynakların yönetiminde, kentin planlanmasında kullanıcıların katılımını sağlayacak imkanlar sunuyor. Bu bağlamda dijital oyunlar akıllı kentlerin önemli bir parçası haline geliyor.
Doç. Dr. Levent Memiş’in çalışmasına göre teknolojik imkânların yaygınlık kazanmasıyla sanatsal faaliyetler de dönüşüyor ve yeni bir boyut kazanıyor. Teknoloji bir yandan var olan geleneksel yöntemleri dijitale dönüştürüyor diğer taraftan da dijital ortamlarda yeni sanat ortamları oluşturuyor. Bu noktada resim sergileri sanal ortamda da gerçekleşiyor. Dijital heykel, sanal gerçeklik, müzik, animasyon ve internet sanatı gibi farklı sanat biçimleri gündeme geliyor. Bu da gelişen yeni uygulamaların, zaman ve mekân sınırlamasını ortadan kaldırarak kültür-sanat hizmetlerinin daha fazla çocuğa ulaşmasını sağlıyor.
Çocuk dostu kentlerde toplumun geleceğini ve bugününü oluşturan çocukların gelişimine, eğitimine, korunmasına, sosyal ve kültürel yaşamına odaklanılıyor. Yetişkinlerin tercihine bağlı olarak çocukların yaşadığı kentler, yaşam kalitesini artırmayı amaçlıyor. Çocukların, akıllı telefon ve internet kullanım şekilleri çocuk dostu bir kentin temel unsurlarını belirliyor ve teknolojik yenilikler sunuyor. Bu sayede çocukların kentsel alandaki yaşamı temel olarak biçimleniyor.