Ev işleri kadın işi olarak görülüyor ve kadının iş hayatına girmesi durumu değiştirmiyor.
Seçil Karaoğlu,19 Ağustos 2024
Kadınlar iş hayatında erkekler kadar mesai yapıyor ancak kadınların ev içindeki yükleri azalmıyor. Yani eşlerin her ikisi de ev dışı işlerde çalışıp para kazanmasına rağmen ev içi işlerde dengeli bir paylaşım olmuyor, işlerin neredeyse hepsi kadına kalıyor. Bu durum geçmiş yıllarda erkeğin çalışması ve kadının ev dışında çalışmayarak tüm ev işlerini ve çocuk bakımını üstlenmesinden kaynaklanıyor. Bu düşünce günümüzde de varlığını sürdürmeye devam ediyor.
TÜİK 2015 verilerine göre ev içi emeğe çalışan kadınlar erkeklerden 5 kat daha fazla zaman ayırıyor. Kadınlar günde ortalama 3 saat 31 dakikalarını aile bakımına ayırırken, erkeklerde bu süre sadece 46 dakika. Ayrıca TÜİK’in 2021 yılı Türkiye Aile Yapısı Araştırması verilerine göre ise ev işlerini çoğunlukla kadınlar üstleniyor. Erkekler genellikle boya/badana, onarım, tamir gibi rutin olmayan ve fatura ödemesi gibi işleri üstlenirken, rutin ev işlerinin neredeyse tamamını kadınlar yapıyor.
Kaynak:TÜİK
İş ve aile yaşamında eş zamanlı olarak ortaya çıkan talep ve ihtiyaçlar kişilerin hem işin gereklerini hem de ailenin bir üyesi olarak aile içi sorumlulukları yerine getirmesini gerektiriyor. İş ve aileden herhangi birine ait sorumluluklara daha fazla zaman ya da enerji ayrıldığında ve diğer tarafın sorumlulukları tam olarak yerine getirilmediğinde çatışma ortaya çıkıyor. Bu durum da ailede genellikle kadınların çalışma yaşamından ödün vermelerine, kariyer hedeflerini küçültmelerine, daha düşük mesaili (çalışma süreli) işleri tercih etmelerine sebep oluyor. Öyle ki çalışan kadınlar eşlerine oranla ev içi emeğe ortalama iki üç kat daha fazla vakit harcıyor; çocukların yetiştirilmesinden ve ev içi işlerden kadın sorumlu tutuluyor.
Kocaeli Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Arş. Gör. Dr. Seyran Gürsoy Çuhadar’ın Ev İçi Emek Bölüşümü: Kabuller ve Çatışmalar adlı araştırmasında ev dışında da çalışan kadınların durumu irdeleniyor. Araştırmada eğitimli, çalışan, evli ve çocuklu kadınların ev içi emek bölüşümüne nasıl yaklaştıkları ve bu yaklaşımın iş-aile veya aile-iş çatışma düzenlerine etkileri ele alınıyor. Çatışma, ev içi emek bölüşümü bağlamında eşitlikçi bir tutum talep etmenin ilk koşulu olarak görülüyor. Katılımcıların çoğu üniversite mezunu ve ücretli/maaşlı çalışanlardan oluşuyor. Bu gruptaki kadınların çalışma odağına alınmasının nedeni ücretli ve ücretsiz emek toplamında en dezavantajlı durumda olmaları ile eğitimli kadınların ev içi emek bölüşümünde daha eşitlikçi olacağının varsayılması.
Kaynak: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3832859
700 kadın ile gerçekleştirilen çalışmada toplumsal cinsiyet rollerinin benimsendiği ifadelerine yüksek puan verenler gelenekselci kadınlar, düşük puan verenler ise eşitlikçi (geleneksel olmayan) kadınlar olarak sınıflandırılıyor. Araştırmanın bulgularına göre kadınların yüzde 53,8’i eşitlikçi, geri kalanı ise gelenekçi.
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü öğretim elemanı Arş. Gör. Dr. Çuhadar tarafından gerçekleştirilen araştırma sonuçlarına göre kadınların yarısından fazlası eşitlikçi bir tutum sergileyerek toplumsal cinsiyet eşitliği talep ediyor. Gelenekçi kadınlar ise toplumsal cinsiyet rollerini daha fazla benimseyerek ev işlerini sorun olarak görmüyor. Bu da gelenekçi kadınların eşitlikçi kadınlara göre daha az çatışma yaşamasını sağlıyor.
İş-aile/aile-iş çatışması ile ev içi emek bölüşümü ilişkisinde eşitlikçi kadınların iş yönlü zamana, gerginliğe ve davranışa dayalı çatışma düzeyleri daha yüksek. Ancak diğer çatışmalara göre gerginliğe dayalı çatışmada gelenekçi kadınların da puanlarının daha yüksek olduğu görülüyor. Aile yönlü zamana, gerginliğe ve davranışa dayalı çatışmalarda ise eşitlikçi kadınlar gerginliğe ve davranışa dayalı çatışmayı daha fazla tecrübe ediyor.
Katılımcıların yüzde 75,7’si evde yaptıkları işleri yük olarak görmüyor, yüzde 68,2’si ev işi yaptığında sevdiği insanlara yardım ediyormuş gibi hissettiğini söylüyor. Ancak bu ifadelerine rağmen kadınların dörtte üçü ev işlerinin gündelik sıkıcı işler olduklarını kabul ediyor. Arş. Gör. Dr. Seyran Gürsoy Çuhadar bu durumu “kadınların ev işlerini sıkıcı bulmalarına rağmen toplumsal cinsiyet kalıp yargıları gereği aileye yükledikleri anlamlarla bu işleri kabul ettikleri” şeklinde açıklıyor.
Çalışma ve Toplum Dergisi’nde yayınlanan araştırmada kadınların yüzde 82,1’i evine ve çocuklarına ne kadar iyi bakıldığına göre iyi bir eş veya anne olmaları hakkında toplumun yargıda bulunduğunu düşünüyor. İlişkisel tarama modeli ve anket tekniği kullanılan çalışmada kadınların yüzde 80,8’i yaptıkları ev işleri ve çocuk bakımının ailelerine maddi katkı sağladığını, yüzde 91,9’u ev hanımlığının ücretli işler kadar zor ve talepkâr olduğunu söylüyor. TÜİK verilerine göre Türkiye’deki toplam doğurganlık hızı 2001 yılında 2,8 çocuk iken 2023 yılında bu oranın 1,51’e gerilediği görülüyor. Çalışmada da benzer bir sonuç ortaya çıkıyor.
Kaynak: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3832859
Ev içi emeğin belli bir mesaisi olmadığı için çalışma ile günlük yaşam birbirlerine karışıyor, bu da ev içi emeği görünmez kılıyor. Çuhadar, toplumsal cinsiyet eşitliğine dönük dönüşümün ancak kadınların çatışma yaşamalarına rağmen ev içi emek bölümünde eşitlik talep etmesiyle mümkün olabileceğini söylüyor.
#eviçiemek #ücretsizemek #toplumsalyargı #toplumsalcinsiyeteşitsizliği #kadın #eşitlik #gelenek