Engelli bireylerin sosyal yaşamda karşılaştıkları zorlukların yanında iş hayatına katılma ve sürdürme konusunda yaşadıkları zorluklar üzerine de düşünmek gerekiyor. Engelli bireyler için istihdamı artırıcı önlemler alınabilir ve engelsiz şehirler tasarlanabilir.
Ayşe Balcı Toplu,"16.06.2024
Engellilerin istihdamı hem ekonomik hem de sosyal açıdan oldukça önemli. Engelli olarak doğan ya da yaşamının herhangi bir aşamasında engelli olan bireyler çalışma yaşamının dışına itiliyor ve birçok olanağa erişimleri engelleniyor. Gerek evlerinde veya sokaklarda gerekse yaşadıkları kentlerde çeşitli zorluklarla mücadele eden engelli bireyler toplum tarafından kabul görmeye çalışıyor.
Kocaeli Üniversitesi’nden Prof. Dr. Selçuk Koç ve Öğr. Gör. Dr. Kerem Çolak, “Engelli Bireylerin İstihdamında Erişilebilir Şehirlerin Kolaylaştırıcı Etkisine Dair Bir Analiz” adlı çalışmalarında, engelli dostu olarak nitelendirilen şehirlerde bir durum analizi yapıyor ve engelsiz şehirlerin engelli istihdamı açısından kolaylaştırıcı bir etkisinin olup olmadığı tartışılıyor.
Şura Akademi Dergisi’nde yayınlanan makaleye göre, engelli bireylerin toplumsal alanda karşılaştıkları zorluklar, çalışma hayatından geri kalmalarına neden oluyor. Bu durum, artan nüfusla birlikte kent tasarımının da önemli hale geldiğini gösteriyor. Ülkelerin engelli bireyleri de istihdama katıp hem sosyal hem ekonomik açıdan üretkenliklerinden yararlanabilmeleri için kent tasarımlarına yeni bir bakış açısı getirmeleri gerekiyor.
Araştırmada engelsiz kent, erişilebilir kent ya da evrensel kent adlarıyla anılan engelli dostu kentlerin, engelli bireylerin sosyal hayata katılmasını kolaylaştırmasının yanında engelli olmayan bireylerin de farkındalığını artıracağı belirtiliyor. Bu süreçte, kent tasarımcısı olarak yerel yönetimlerin uyguladığı engelli dostu politikalar ile engelli bireylerin çalışma hayatına daha çok katılabilmesi hedefleniyor.
Çalışmaya göre, bu tablonun ortaya çıkmasındaki en önemli neden şehirlerin ekonomik gelişmişlik düzeyi ve yerel yönetimlerin uyguladığı sosyal ve yapısal politikalar. Engelli dostu iller sıralamasında ilk on içinde yer alanlar sanayinin ve iş imkânlarının yoğun olduğu iller olması dikkat çekiyor. Ayrıca bu iller, Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından en çok proje finansmanı sağlanan iller olarak da göze çarpıyor. Listenin son sıralarında bulunanlar ise, sanayinin ve iş imkânlarının daha az gelişmiş olduğu iller olarak karşımıza çıkıyor. Bu iller,erişilebilirlik açısından da en zorlu kentler olma özelliği taşıyor.
Koç ve Çolak tarafından yapılan çalışma, engelli bireylerin çalışma yaşamına katılma ve sürdürme konusunda zorluklar yaşadığını ortaya koyuyor. Bu veriler, engelli bireylerin engeli bulunmayan bireylere göre daha düşük bir oranda iş gücüne katıldıklarını gösteriyor. Bu sorun her ne kadar kota uygulaması ve çeşitli tedbir veya ceza yöntemleriyle çözülmeye çalışılsa da yeterli olmuyor.
Engellilerin istihdamına yönelik yaklaşımların yanında iş yerlerinin ulaşılabilir ve erişilebilir olması da oldukça önemli. Bu başarılabilirse engellilerin çalışma hayatına katılımı kolaylaşabilir.
İŞKUR’un engellilere yönelik verilerinin önemli olduğunu ifade eden araştırmacılara göre TÜİK’in de özellikle engelli dostu şehirlerin veri setlerini sürekli ve daha komplike bir şekilde derecelendirmesi gerekiyor. Bu derecelendirme eksikliği 2017 yılında hazırlanan “Engelli Dostu İller Sıralaması Çalışması” ile giderilmeye çalışılsa da daha yeni verilere ihtiyaç duyuluyor.
Araştırmacılar, yerel yönetimlerin, erişilebilirlik standartları konusunda Türk Standartları Enstitüsü (TSE)’nün standartlarını uygulama ve AB Kentsel Şartına uygun kentler tasarlama konusunda çalışmalar yaptığını ancak bunun yetersiz olduğunu belirtiyor. Engelli dostu şehir olma ve engelsiz şehirler tasarlama konusunda devletinde teşvik uygulamaları getirmesi gerekiyor. Böylelikle erişilebilir kent tasarımlarının önü açılabilir ve bu kentler yaygınlaşabilir. Fakat bu uygulamayı sadece engelli dostu iller için değil 81 ilin tamamı için göz önünde bulundurmak oldukça önemli.
Çalışmaya göre, yerel yönetimlerin engelli istihdamına yönelik uyguladığı kota dışında yerel girişimciliği destekleyici politikaların da uygulanması gerekiyor. Böylelikle engelli bireylerin hem toplum içindeki itibarları hem de ekonomik alandaki üretkenlikleri artabilir. Ayrıca çalışmada belirtildiği üzere engelsiz şehirler tasarlamak konusunda yerel yönetimlere oldukça büyük rol düşüyor.
Prof. Dr. Koç ve Öğr. Gör. Çolak’ın yaptığı çalışma, engelli bireylere yönelik engelsiz ve erişilebilir kent tasarımı üzerinde yeniden düşünmemizi sağlıyor. Hızla artan nüfus karşısında sosyal yaşamda görece daha dezavantajlı olan engelli bireylerin sorunlarına yönelik etkili adımlar atılması gerekiyor. Bu adımlar sadece yerel yönetimler tarafından değil toplumun bütün bileşenlerini kapsayan karar alıcılar tarafından atılabilir.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’nun, Türkiye genelinde engelli bireylerin il bazında dağılımını tahmin eden son araştırma olan 2011 Nüfus ve Konut Araştırması’na göre Türkiye’de en az bir engeli olan 4 milyon 882 bin 841 kişi bulunuyor. Bu rakamlar azımsanamayacak nitelikte. Bu nedenle, hepimiz birer engelli adayı sayılırız. Engellilere yönelik sosyal ve ekonomik iyileştirmeleri de bunu hatırda tutarak yeniden gözden geçirmeliyiz. Erişilebilir ve engelsiz kentler engelli olsun olmasın bütün bireyler için önem arz ediyor. Bu bakımdan daha erişilebilir kentler ortak paydamız olmak durumunda.