Kıyafetin dış etkenlerden koruma ve belli bir tarz yakalama gibi temel
amaçları bilinen bir gerçek. Kıyafetler pek çok farklı biçim, renk ve desende
üretiliyor. Bu kıyafetlerin tamamlayıcı unsurlarından biri de şüphesiz
düğmeler. Peki düğmelerin kıyafet parçalarını birleştirmek ya da aksesuar
olarak kıyafetlerde yer almak dışında kültürel açıdan çok farklı anlamları
olduğunu söylesek düğmeye bakışınız değişir miydi?
Sedef Subölen,17.06.2024
Giyim kuşam, bireylerin kimliklerini ve kültürel değerlerini yansıtan önemli bir unsur.
Giysi gibi giysinin önemli bir parçası olan düğmeler derin anlamlar aktarabiliyor.
Yapılan araştırmalara göre, düğmeler giyim kuşamın ötesinde kültürel ve simgesel
anlamlara sahip. Bu kültürel ve simgesel anlamların incelendiği çalışmalardan birisi
de Kocaeli Üniversitesinden Doç. Dr. Uğur Durmaz’a ait. Durmaz, “Varlık ve Yokluk
Ekseninde Kültürel ve Simgesel Açıdan Bir Giyim Kuşam Unsuru Olarak Düğme”
isimli araştırmada düğmenin kültürel anlamlarını literatür tarama yöntemiyle
inceliyor. Araştırmaya göre insanlar düğmeyi isteklerini, duygularını ve düşüncelerini
ifade etmek için bir araç olarak kullanıyor. Düğme aynı zamanda onu kullanan kişiler
için bir statü göstergesi. Düğmenin diğer bir kullanım alanı da ritüeller. Şekline ve
rengine göre farklı anlamlarda kullanılan düğmelerin kader üzerinde belirleyici
olduğuna da inanılıyor.
Giysiler üretildikleri materyaller, üzerlerindeki işlemeler, renkleri ve boyutları ile geçmişi ve bugünü anlamlandırmak için kullanılıyor. Günümüzde pek çok araştırmacı kıyafetin kültürel değerinin farkında ve çalışmalarında bu kültürel değere yer veriliyor. Giysi genel görünümü ve işlevinin yanı sıra onunla var olan bazı tamamlayıcı unsurlarla çok farklı anlamlar taşıyor. Doç. Dr. Durmaz’ın araştırmasına göre kullanımı M.Ö. 2000’lere kadar uzanan düğme o dönemlerde giysi tutturmaktan çok süs eşyası olarak kullanılıyor. Ayrıca M.Ö. 206-M.S. 220 yılları arasında düğmenin Çin mezarlarında kolonları birbirine tutturmak için kullanıldığına ilişkin bilgiler de mevcut. İlk düğmenin ise Hazar Denizi civarında ortaya çıktığı aktarılıyor. Bu bölgede yaşayan insanlar düğmenin keşfiyle birlikte bazı günlük aktivitelerin kolaylaştığını aktarıyor. Giyinmek, ata binmek hatta savaşırken rahat hareket etmek bunların arasında. Hem giysinin farklı parçalarını bir arada tutan hem de süs eşyası olarak kullanılan düğmenin başka özellikleri de var.
Araştırmaya göre, düğmenin ilgi çekici özellikleri arasında, onu kullanan kişi için bir
statü göstergesi olması yer alıyor. Düğme sahip olduğu biçim, renk ve üretildiği
malzemeye göre farklı statüleri ifade edebiliyor. Üzerinde bulunan kıyafetin yapısına,
kumaşına ve dikimine göre belli özel düğmeler kullanılabiliyor. Ekonomik gücü
gösteren değerli madenlerin ya da taşların düğme olarak kullanılması kişileri statü
olarak birbirinden ayırmaya imkân sağlıyor. Ayrıca Durmaz’a göre bunun Türk
kültüründe örneklerine bakıldığında da düğmenin saray kıyafetlerinde net biçimde
statü belirleyici olduğu görülüyor. Düğmenin giysilerde eksiksiz olarak yer alması
zenginlik ve itibar anlamına gelebiliyorken, eksik ya da kırık olması da bunun tam
tersi olarak yorumlanabiliyor.
Ritüeller bazı topluluklar için bir gelenek olmayı sürdürüyor. Çalışmada düğmenin tamamlayıcı unsur ya da statü göstergesi olması dışında, bazı topluluklarda ritüeller sırasında kullanıldığına değiniliyor. Yuvarlak ve delikli düğme doğurganlık ve bereket göstergesi olarak kabul ediliyor ve bu nedenle ritüelde olumlu bir araç olduğu düşünülüyor. Doğurganlığın yanı sıra yuvarlak düğmeye ölümsüzlük, sonsuz döngü, bereket gibi anlamlar da yükleniyor. Bereket anlamının en önemli nedenleri arasında yuvarlak düğmenin şekilsel olarak paraya benzemesi gösteriliyor. Yine bazı inançlara göre düğme şekilleri fal bakarken de belli başlı sorulara yanıt bulmak için oldukça etkili görülüyor. Hatta düğmenin erkek çocuk sahibi olmakla ilişkilendirildiği bazı inançların da yaygın olduğu aktarılıyor. Doç. Dr. Uğur Durmaz’ın değindiği diğer bir inanışa göre Anadolu’da evlenen çiftlerin kol düğmeleri düğün gecesi evlerine girerken birbirine bağlanıyor ve çiftin bu şekilde ömür boyu mutlu olacağına inanılıyor.
Olumlu anlamlarının yanı sıra düğme, simgesel olarak engeller ve zorlukları ifade
etmek amacıyla da kullanılıyor. Halk anlatılarında düğmenin varlığı engel oluşturucu
bir nitelik taşıyor. Düğmenin kendisi engeli ifade ettiği gibi, çözülebilmesi de
engellerin ortadan kalkmasını ve sevenlerin kavuşmasını temsil ediyor. Durmaz,
burada Kerem ile Aslı’nın hikayesini, hatırlatıyor. Hikâyeye göre nihayet Aslı’ya
kavuşan Kerem, düğün gecesi onun elbisesindeki büyülenmiş düğmeleri bir türlü
açamaz ve en sonunda yanıp kül olur. Onun ateşiyle saçları tutuşan Aslı da Kerem’le
birlikte yanar ve iki aşık kavuşamadan can verir. Edebi bir unsur olarak düğme,
Karacaoğlan’ın şiirlerinde de arzunun önündeki engelleyici nesne olarak sunuluyor. O
ve pek çok şairin şiirlerinde de düğmenin çözülmesi sevenlerin kavuşması anlamına
geliyor.
Durmaz, düğmenin varlığına ilişkin olumlu ve olumsuz anlamların yanında yokluğuyla
ilgili de belli kültürel anlamlara yer verildiğini ortaya koyuyor. Bunlardan biri Aydın
yöresinde uygulanan bir ritüel. Evlenen erkeklere öznek adı verilen üç düğmeli bir
gömlek giydiriliyor. Erkek öldüğünde de bu elbise duruyorsa yine aynı kıyafet üzerine
giydiriliyor fakat bu sefer gömleğin düğmeleri koparılıyor. Burada düğmenin kopuşu
yaşamdan kopuşun kendisini simgeliyor. Burada yine düğmenin yokluğunun ölümle
ilişkisini görmek mümkün. Araştırmada, hayatla olan bağın kopuşunu göstermek ve
bir daha buraya dönülemeyeceğini belirtmek için kefenin düğmesiz olmasının da halk
arasında benzer bir anlam ifade ettiği belirtiliyor. Diğer yandan askerlerin ve halkın
Atatürk huzurunda kıyafetlerini düzeltip düğmelerini iliklemeleri de toplumsal olarak
karşıdakine kendinden üstün bir değer yükleme ve saygı ifadesi de araştırmanın
odaklandığı diğer bir gösterge.
Araştırmada yer verilen diğer bir örnek, düğmenin yokluğuna ilişkin alışılagelmiş bir
inanca dayanıyor. Din insanları, hukukçular, akademisyenler gibi meslek gruplarının
giydikleri cübbelerde düğme bulunmuyor. Bu gruba mensup kişilerin cübbelerinde
düğme olmaması, karşı tarafa kendisinden daha büyük bir saygınlık yüklememek
amacıyla önün iliklenmemesi gerektiğini gösteriyor. Bu toplumsal gösterge,
düğmenin yokluğunun diğerlerinin aksine olumlu anlamlarından biri.
Sonuç olarak gündelik hayatta yalnızca işlevsel amaçla kullanıyor gibi gözüken
düğme, Doç. Dr. Durmaz’ın yaptığı araştırmaya göre aslında pek çok açıdan
toplumsal ve kültürel bir karaktere sahip. Üretildiği malzemeden sahip olduğu biçime
kadar aktardığı pek çok anlam var. Bu anlamların bazıları kişiliği ortaya koyarken bazı
anlamları çok daha derin. Statü sembolü ya da kendini ifade etme biçimi olarak
kullanılmanın yanı sıra, toplumsal inançlar ve edebi eserlerle olumlu ve olumsuz pek
çok gelenek, hikâye ve efsane aracılığıyla aktarılan önemli bir değerimiz. Araştırma,
Doç. Dr. Uğur Durmaz’ın, görünürde sadece bir nesne olan düğmenin, toplumdaki
diğer anlamlarının ortaya konmasına odaklanarak, farklı bir bakış açısı yaratmak ve
kültürel mirasa katkı sunmayı amaçlamasıyla öne çıkıyor.