Image 1

Afetler, uzun vadede sosyal, ekonomik, finansal ve çevresel açıdan geniş çapta olumsuz etkiler yaratıyor. Bu etkilerin mali açıdan planlama ve yönetimi gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hem bireyler hem de hükümetler için afetlerin potansiyel olumsuz etkilerini azaltmak adına oldukça önem taşıyor. 7 Şubat 2025

Doğal afetler, dünyanın herhangi bir yerinde gerekli planlama yapılmadığında ciddi mali riskler oluşturuyor. Bu riskleri azaltmak için afet öncesinde güçlendirme çalışmaları yapılıyor, afet sonrası müdahale öncelikleri belirleniyor ve yerel yönetimlerle risk paylaşımı sağlanıyor. Koşullu yükümlülükler, afet yönetiminde etkili bir yöntem olarak gelişmiş ülkeler başta olmak üzere birçok ülkede yaygın bir şekilde kullanılıyor. Afetler, öngörülmeyen harcamalarda artışa, ticari ve üretim faaliyetlerinin yavaşlamasına, dış ticaretin azalmasına ve devlet gelirlerinde düşüşe neden oluyor. Bu süreçte, mali risklerin yönetimi, afet sonrası ihtiyaç duyulan kaynakların hızla erişilebilir olmasını sağlıyor ve belirsizlikleri azaltmada önemli bir rol oynuyor.

Kaynak: Freepik

Doğal afetlere karşı mali risk yönetiminde Japonya ilk sırada

Giresun Üniversitesi Giresun Meslek Yüksekokulu’ndan Doç. Dr. Özgür Mustafa Ömür’ün "Doğal Afetlere İlişkin Mali Risk Yönetiminde Koşullu Yükümlülüklerin Rolü: Çeşitli Ülke Uygulamaları ve Türkiye İçin Öneriler" adlı çalışması, ülkelerdeki afet yönetim süreçlerini ve doğal afet riski yüksek olan Türkiye'de, afetlerin yol açtığı mali risklere karşı hazırlıklı olmak ile devletin üzerindeki yükü azaltmak amacıyla koşullu yükümlülüklerin nasıl etkin bir şekilde kullanılabileceğini ele alıyor. Literatür taraması ile yapılan bu araştırmada, doğal afetler yaşanmadan önce gerekli önlemlerin ve sorumlulukların alınmasının yanı sıra, afet sigortası ve afet fonu gibi afet öncesi bütçelendirmelerin daha sık yapılmasının önemi vurgulanıyor.

Çalışmada son yıllarda hem gelişmekte hem de gelişmiş olan ülkelerde yıkıcı etkisi yüksek olan afetlerin sayısında artış olduğu belirtiliyor. Yaşanılan afetlerin ekonomiler üzerindeki olumsuz etkilerinin gelişmekte olan ülkelerde gelişmiş olan ülkelere kıyasla orantısız bir şekilde ilerlediği ifade ediliyor. Doğal afetler sonrası mali yardım ve maliyet paylaşımı uygulamaları da ülkeler arasında büyük farklılıklar gösteriyor.

OECD’nin 2019 raporuna göre, Japonya, afet sonrası mali yardım konusunda en geniş kapsamlı açık taahhütler sunan ülkelerin başında geliyor. Japonya’da merkezi hükümet, afet müdahalesi, kurtarma çalışmaları, kamu ve özel varlıkların yeniden inşası, yerel yönetim harcamalarına destek gibi pek çok alanda açık bir şekilde mali destek sağlıyor. Ayrıca, KOBİ’lere kredi garantileri, geçici vergi indirimleri ve hanelere doğrudan tazminatlar gibi geniş bir destek paketi sunuluyor.

Avustralya ve Meksika’ da Japonya’ya benzer şekilde geniş kapsamlı açık koşullu yükümlülükler sunan ülkeler arasında yer alıyor. Avustralya, hanelerin yeniden inşa masraflarını karşılamakla beraber merkezi ve yerel hükümetler arasında maliyet paylaşımına yönelik düzenlemeler yapıyor. Meksika’da ise düşük gelirli haneler için hasar seviyesine bağlı olarak finansal destek sunuluyor. Yeni Zelanda, kamu deprem sigortası sistemi aracılığıyla özel varlık kayıplarını tazmin ediyor. Ancak bu destek, yalnızca devlet sigortasını satın alanları kapsıyor.

Kolombiya ve Peru gibi ülkelerde ise açık yasal yükümlülükler olmaksızın, afet sonrası tazminat ve destekler sağlanıyor. Özellikle Peru, en yoksul kesimlere odaklanarak hasar maliyetlerini tazmin etmeye çalışıyor. Bu farklı yaklaşımlar, ülkelerin ekonomik yapıları, yasal düzenlemeleri ve afet sonrası ihtiyaçlara verdikleri önceliklere göre şekilleniyor. Ancak genel olarak, doğal afetlerin mali yükünü azaltmak için merkezi ve yerel hükümetlerin iş birliği ve mali paylaşımın önemi vurgulanıyor.

Kaynak: Chatgpt

Türkiye’de doğal afet yönetimi nasıl işliyor?

International Journal of Public Finance’da yayımlanan makaleye göre, Türkiye’de Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren doğal afetlere yönelik yasal ve kurumsal yapılar çeşitli düzenlemelerle geliştiriliyor. 1999 Marmara Depremi, bu alanda bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Bu depremin ardından Zorunlu Deprem Sigortası uygulamaya konuluyor ve Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) kuruluyor. Ancak 2023 yılı itibarıyla sigortalı konut oranının yalnızca %56 seviyesinde kalması, bu konuda hâlâ ciddi eksikliklerin bulunduğunu ortaya koyuyor. Bu alandaki eksikliklerin giderilmesi için eğitim kampanyaları düzenleniyor, teşvik sistemleri geliştiriliyor ve denetimlerin artırılması öneriliyor.


Kaynak: “Doğal Afetlere İlişkin Mali Risk Yönetiminde Koşullu Yükümlülüklerin Rolü: Çeşitli Ülke Uygulamaları ve Türkiye İçin Öneriler” isimli makale.

2009 yılında kurulan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), afet yönetiminde risk yönetimi anlayışına geçişin bir sonucu olarak öne çıkıyor. AFAD; afetlerin önlenmesi, zararların azaltılması ve etkin müdahale planlarının hazırlanıp uygulanmasından sorumlu tek yetkili kurum olarak görev yapıyor.

2023 Kahramanmaraş Depremi sonrası kurulan Afet Yeniden İmar Fonu ise yeniden yapılanma ve altyapı çalışmaları için önemli bir kaynak olarak değerlendiriliyor. Ancak bu fonun şeffaflık ve denetim açısından geliştirilmesi gerektiği ifade ediliyor. Afet Yeniden İmar Fonu, afet sonrası hızlı müdahale ve yeniden yapılanma süreçlerinde kritik bir kaynak olarak kullanılıyor. Çalışmada, bu fonun düzenli olarak denetlenmesinin ve kamuoyuyla paylaşılmasının, şeffaflık ve güvenilirliği artıracağı vurgulanıyor.

Kaynak: Freepik

Mali risk yönetiminde şeffaflık önemli

Türkiye’de doğal afetlere yönelik mali risklerin yönetimi kapsamında, koşullu yükümlülüklerin etkin kullanımı ve merkezi hükümet ile yerel yönetimlerin işbirliği önem taşıyor. Araştırmada afet öncesinde gerekli tedbirlerin alınması ve sonrasında zararların hızlıca tazmin edilmesi için yetki paylaşımını netleştiren anlaşmalar yapılması gerektiği belirtiliyor.

Çalışmada deprem sigortasının mali riskleri azaltmada etkili bir araç olduğu vurgulanıyor. Bu kapsamda sigorta bilincinin artırılması için eğitimlerin yaygınlaştırılması, denetimlerin güçlendirilmesi ve teşviklerin artırılması gerektiği belirtiliyor. Bunun yanı sıra doğal afet tahvili ve bonosu gibi yenilikçi risk transferi araçlarının Türkiye’de kullanımının yaygınlaştırılması hedefleniyor.

Mart 2023’te kurulan Afet Yeniden İmar Fonu’nun güçlendirilmesi ve bütçeden düzenli destek alması gerektiği de vurgulanıyor. Kaynakların şeffaf bir şekilde yönetilmesi ve kamuoyunun düzenli bilgilendirilmesi gerektiği ifade ediliyor.

Sonuç olarak, sigorta teşviklerinin arttırılması ve risk transferi mekanizmalarının yaygınlaştırılmasıyla devletin mali yükünün azaltılması ve sigorta bilincinin artırılmasına yönelik çalışmalar hız kazanıyor.

#doğalafetler #afetsigortaları #koşulluyükümlülükler

TikTok WhatsApp