Çalışma hayatı, teknolojik gelişmelerle büyük bir değişim geçiriyor. Geleneksel iş modellerinin yerini, çalışanın tek bir işverene bağlı olmadan, tam süreli mesai yapmadan ve belirli bir mekânda bulunmadan çalışabildiği yeni istihdam türleri alıyor. Bu yeni düzenlemeler, işverenler için maliyet avantajı sağlasa da çalışanların korunmasıyla ilgili hangi önlemlerin kim tarafından alınacağı belirsiz kalıyor.
Tülin Ersoy, 30 Eylül 2024
Geçmişte çalışma, insanların günlük ihtiyaçlarını karşılamak için yaptıkları kişisel bir uğraş olarak görülüyordu. Sanayileşmeden önce insanlar avcılık ve toplayıcılık yaparak geçimlerini sağlıyordu. Tarıma geçişle birlikte toprağı işleyerek üretim yapmaya başladılar ki bu da verimliliği artırdı. Ancak, tarımın gelişmesiyle toprak mülkiyeti bazı insanların elinde toplandı ve mülksüz olanlar köleleşti. 18. yüzyılın sonunda İngiltere’de buharlı makinenin icadıyla başlayan sanayi devrimi, üretim sistemini köklü bir şekilde değiştirdi. Tarıma dayalı ekonomik yapıdan, fabrikalarda kitle üretimine geçiş yapıldı ve usta-çırak ilişkilerinden patron-işçi ilişkilerine dönüldü. Bu dönüşüm, çalışma kavramını da değiştirerek, belirli bir mekânda ve işverene bağlı olarak çalışma anlayışını getirdi.
Günümüzde, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler ve küreselleşme, çalışma hayatında büyük bir dönüşüm yaratıyor. Nitelikli iş gücü, artık belirli bir mekânda ve işverene bağlı olarak çalışmak yerine, istediği zaman ve yerden çalışmayı tercih ediyor. İşyeri kavramı, fiziki anlamını kaybedip sanallaşıyor. Bu dönüşüm hem çalışanlar hem de işverenler için yeni esneklikler ve fırsatlar sunarken, aynı zamanda çalışma koşullarında belirsizlikler ve hukuki zorluklar yaratıyor.
Giresun ÜniversitesiEynesil Kâmil Nalbant Meslek Yüksekokulu’ndan Öğr. Gör. Saniye Küçük Aksu’nun literatür taraması ve kaynak araştırması yöntemiyle yaptığı “Çalışma Hayatının Dönüşümünde Yenı̇ Çalışma Türlerı̇ ve İşyerı̇ Kavramı” adlı çalışma; kitle çalışması, ortak çalışma alanları ve sıfır saat sözleşmelerinin avantajları ve dezavantajlarını değerlendiriyor. Ayrıca Hak İş Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi’nde yayımlanan araştırma, bu istihdam türlerinde işyerinin değişimini ve bu değişimin sonuçlarını ortaya koyuyor.
Kitle çalışması, dijital platformlar aracılığıyla mal ve hizmet sağlamak için kullanılan bir istihdam biçimi olarak öne çıkıyor. Geleneksel çalışmanın aksine, işler sanal bir işçi havuzuna sunuluyor. Süreç genellikle dört aşamadan oluşuyor:
Araştırmada bu modelin yazılım geliştirme, veri tabanı oluşturma ve belge tarama gibi alanlarda yaygın olarak kullanıldığı belirtiliyor. Örneğin, Adtriboo.com’da kurumsal imaj tasarımı ve Amazon Mechanical Turk’te veri toplama, kaynak tarama gibi görevler sunuluyor. Müşteri ile çalışanlar arasında sözleşme olmasa da bir anlaşma bulunuyor. Çalışanlar işlerini belirtilen sürede tamamlamazsa puan kaybediyor ve düşük puanlar, platform üyeliğinin sona ermesi riskini doğuruyor.
Son yıllarda popülerleşen diğer bir istihdam türü olan ortak çalışma ise, çalışanların bilgi ve deneyimlerini paylaşarak iş birliği içinde çalıştığı bir model olarak öne çıkıyor. Bu alanlarda çalışanlar, belirli bir meslek veya kuruluşla sınırlı kalmadan, esnek bir çalışma ilişkisi sürdürüyor. Çalışmaya göre ortak çalışma alanlarının sayısı hızla artıyor; 2019'da dünya genelinde 22.000'den fazla ortak çalışma alanı bulunduğu ve 2,2 milyon kişinin bu alanlarda çalıştığı belirtiliyor. Bu alanlar, giriş çıkış saatleri ve kıyafet zorunluluğu olmadan esneklik sağlıyor. Ayrıca kullanıcılar farklı paketler ve konfor seçenekleriyle çalışabiliyor. Gelişmiş ülkelerde, özellikle büyük şehirlerde, bu tür alanlar dijitalleşmeye paralel olarak yaygınlaşıyor.
Araştırmaya göre, Birleşik Krallık'ta hızla yaygınlaşan sıfır saat sözleşmeleri ise esnek ve düşük maliyetli çalışma biçimleri arasında yer alıyor. Bu sözleşmeler, işverenlere ihtiyaç anında çağırabilecekleri bir çalışan havuzu sunarken, çalışanlara herhangi bir ücret garantisi vermiyor. Çalışanlar iş tekliflerini kabul etmek zorunda değilken, işverenlerin de iş sağlama yükümlülüğü bulunmuyor. Perakende ve konaklama sektörlerinde sıklıkla tercih edilen bu sözleşmeler, çalışanların haftalık çalışma süresini kısaltıyor ancak sosyal haklar ve iş güvencesi sunmuyor. Sıfır saat sözleşmeleri, işyeri kavramını belirsizleştirerek geleneksel istihdam biçimlerinden ayrışıyor.
Kaynak: Çalışma Hayatının Dönüşümünde Yenı̇ Çalışma Türlerı̇ ve İşyerı̇ Kavramı adlı çalışma.
Kaynak: Çalışma Hayatının Dönüşümünde Yenı̇ Çalışma Türlerı̇ ve İşyerı̇ Kavramı adlı çalışma.
Hayatın her alanını derinden etkileyen teknolojik yeniliklerin ortaya çıkardığı sonuçlarda taraflar arasındaki dengeyi sağlamak önemli bir husus haline geliyor. Ancak çalışma hayatının dönüşümüyle ortaya çıkan yeni çalışma türlerinde birçok olumsuz durumla karşılaşılıyor. İşyeri kavramı geleneksel anlamını kaybediyor ve bu durum emeğin sömürülmesini kolaylaştırıyor. Toplumsal ve ekonomik dönüşümlerde emek, sermayenin karşısında zayıf kalarak kötü çalışma koşullarını kabul etmek zorunda kalıyor. Bugün birçok ülkede giderek yaygınlaşan bu yeni istihdam türlerinde çalışanın korunmasına yönelik önlemlerin nasıl alınacağının belirlenmesi önem taşıyor. Çalışanların geleceği risk altına girerken, emeğin sömürülmesi devam ediyor. Dolayısıyla, emeğin korunabilmesi için teknolojik gelişmelere paralel olarak mevzuat değişiklikleri yapılması ve emek lehine sosyal politikaların tercih edilmesi gerekiyor.
#çalışma #çalışmahayatı #iş #işyeri