Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş sürecinde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çalışmalarıyla birbiri ardına gerçekleşen inkılaplar ve öngörülen gelecek doğrultusunda köklü bir değişim yaşayarak bilimsel, sosyal ve kültürel açıdan yeniden yapılandı. Modern Türkiye’nin bu cephesi, millileşme ile batılılaşma eylemini yansıtarak Atatürk dönemi bilimle beraber eğitim ve kültür politikasının esaslarını yeniden düzenledi.
Hazırlayan: Merve Dilmeç-Gökçe Baydar, 19.05.2024
Bilimin toplumsal gelişimde temel bir dinamik olduğunu öngören ve bu doğrultuda kararlı
adımlar atan Gazi Mustafa Kemal Atatürk yaşamı boyunca ülkenin refahı ve kalkınması için
bilimin vazgeçilmez olduğunu göstermek için çabaladı. Atatürk, bu vizyon doğrultusunda
Türkiye'de bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerini desteklemek adına bir dizi kurum ve
kuruluşun kurulmasında öncü oldu.
İstanbul Teknik Üniversitesi , Ankara Üniversitesi , Türk
Dil Kurumu (TDK) , Türk Tarih Kurumu (TTK) , Türk Patent Enstitüsü (TSE), Türkiye
Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK)
gibi kurum ve kuruluşlar Gazi Mustafa
Kemal Atatürk’ün direktifleri doğrultusunda kuruldu. Atatürk'ün bilime verdiği bu önem,
ülkemizin uluslararası arenada bilimsel açıdan tanınmasına ve saygınlığının artmasına katkı
sağlamaya günümüzde de devam ediyor.
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk; bilimin, toplumun tüm kesimlerine yayılması ve
bilimsel düşüncenin yaygınlaşması konusundaki kararlılığıyla, ülkemizde bilimsel ve
teknolojik yeniliklerin hızla benimsenmesini ve uygulanmasını teşvik etti. Aynı zamanda,
Atatürk'ün eğitim ve kültüre verdiği büyük önem sayesinde, bilim anlayışı toplumun her
kesimine etkin bir şekilde ulaştı. Bu vurgu, Türkiye'nin çağdaş dünya ile bütünleşmesini
güçlendirmiş ve ülkenin ilerlemesine önemli ölçüde katkı sağlamış ve modernleşme sürecinin
temelini oluşturdu. Türkiye'yi çağdaş dünyanın bilimsel ve teknolojik ilerlemesine entegre
etmeyi amaçlayan Atatürk’ün bilime ve eğitime verdiği bu büyük önem, Türkiye'nin
uluslararası alanda saygın bir konuma yükselmesine ve bilimsel alanda öncü bir rol
oynamasına olanak tanıdı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinde taraftar olduğu ve
tarihi bir zorunluluk olarak ortaya çıkan milliyetçilik siyaseti ile batıcılığı birleştiren ortak bir
strateji (model) geliştirdi. Bu strateji, Batı dünyasındaki ilmi zihniyete (bilimsel düşünce),
bilgi birikimine ve teknolojik temellere dayalı olarak gelişen yeni medeniyete erişme imkânını
ortaya koydu.
Toplumda bütünleşme, gelişme ve birlikteliği sağlamak için önemli olan kültür; dil, tarih,
yazı, resim, müzik gibi araçlar yardımıyla eğitimin en önemli aktarıcısı haline geliyor.
Mustafa Kemal Atatürk, “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” derken ve bu uğurda
sürekli çalışmaları kendine görev edinirken, toplumsal birlikteliği ve medeniyet yolunda
ilerlemeyi hedefledi.
Giresun Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ali Ata Yiğit’e ait Eğitim ve Kültür Açısından Atatürk’ün
Getirdiği Modelin Fikri Temelleri ve Hedefleri adlı çalışmada, Ulu Önder Mustafa Kemal
Atatürk’ün siyasi fikirlerinde Türk gençlerinin milliyetçi ve batıcı kanadın varisi olduğu
belirtiliyor. Milliyetçi ve batıcı kanadın geleceği, Atatürk için modern medeniyetinden başka
bir şey demek olmayan medeniyete dayanıyordu. Bu yüzden Mustafa Kemal Atatürk, Millî
Mücadele’nin en zorlu zamanlarından başlayarak, 10 Kasım 1938’de Dolmabahçe Sarayı’nda
hayatını kaybettiği güne kadar, medenileşmek ve medeni milletler camiasına katılma
konusunda kararlı bir duruş sergiledi. Atatürk’ün cumhuriyetimizin ilk zamanlarına ait
modernleşme ile batılılaşma konusundaki düşüncesi, bu husustaki kararlılığının ve inancının
çok önceden sistemleştiğini ortaya koyuyor.
Milliyetçiliğin hemen yanına batılılaşma hedefini ekleyen Atatürk, Türk milletinin
çağdaşlaşmasına ithafen kalkınmakta ve bu kalkınmayı sağlayacak gücü de milli eğitimin
gelişmesinde görüyordu. Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’e göre milli eğitimin kaynağı
Türk milletinin kuvvetli kişiliği ve şahsiyetli milliyetçiliğindedir. Ulu Önder Mustafa Kemal
Atatürk, Türklüğe olan sevgisini ve milli şuurunu bir gurur vesilesi olarak defalarca ifade etti,
Onuncu Yıl Nutku’nun sonunda söylediği “Ne Mutlu Türküm Diyene!” sözü bile bunun için
yeterlidir.
Atatürk inkılaplarının öngördüğü toplum stratejisi, batılı alanda gerçekçi olmayı ifade ederek
bilimin esas olduğunu belirtiyor. Ayrıca batı dünyasında şekillenen laik devlet, böyle bir zihni
donanımına sahip olan halkın iradesi ve baskısı ile tarihi bir birikimin sonucu olarak ortaya
çıkıyor.
Atatürk, Türk toplumunu milliyetçi ve Batı medeniyetini birleştirerek yeniden dizayn
ederken, yeni kültür yapısını ve siyasi sistemini koruyacak, geliştirecek insan unsurunu da
milli eğitim ile yetiştirmeyi hedefledi. Bu sayede Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk yeni
Türk devletinin korunmasının, yaşatılmasının, yüceltilmesinin dayanağı olacak en kuvvetli
temeli Türk milli eğitiminde aradı ve buldu.
Atatürk ilke ve inkılaplarının getirdiği model; Türk toplumunun ve yeni Türk devletinin,
geleceğinde belirleyici tek unsur olarak kabul edildiğine, anayasa teminatı altına alındığına
göre, eğitimin hedefleri de söz konusu belirleyiciden bağımsız değildi. Eğitimdeki
değişikliklerden sonra ders programları; milli kültüre dayalı ve milli bilinci kazandırıcı bir
yapıda yeniden hazırlandı ve 1928’de tamamen batılılaşmayı sağlamak için Lâtin alfabesi
kabul edildi.
Atatürk, eğitim ve kültüre verdiği önemi sözde bırakmayıp, Türk kültürünün araştırılması ve
zenginleştirilmesi için Dil ve Tarih Kurumlarının dışında, fakülteler ve üniversiteler
kurulmasına büyük hassasiyet gösterdi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, çağdaş medeniyete
yönelirken Türk gururunu tatmin ederek oluşmakta olan kültürün milli bir tabana oturmasını
sağlamak için Türk tarihi ile ilgili araştırmalara ve incelemelere öncülük etti. Ayrıca kültürü
geniş tabana yayarak milli birliği sağlamlaştırmak amacıyla aydın halk bütünleşmesine
yönelik çalışmalar yaptı.
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün 1925 yılında söylediği “Yeni Türkiye
Cumhuriyeti’nin yeni nesile vereceği eğitim, milli bir eğitimdir. Eğitimin hedefi milli
olmalıdır” sözü eğitime verdiği önemi vurguluyor.
“Gençliği yetiştiriniz. Onlara bilim ve kültürün olumlu fikirlerini veriniz. Geleceğin
aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Özgür fikirler uygulamaya geçtiği zaman, Türk milleti
yükselecektir.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
“Gençliği yetiştiriniz. Onlara bilim ve kültürün olumlu fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Özgür fikirler uygulamaya geçtiği zaman, Türk milleti yükselecektir.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk